Gözlerini kısarak karanlığa baktı. Baktıkça afalladı. Karanlık yüz binlerce minik beyaz noktanın kümeleşmesiyle oluşuyordu sanki. Her zaman olmuyordu bu. Aklı tavana vurduğunda bir el aklının tavanı delmesine izin vermeyip onu tuttuğunda bir de gece uykudan uyanıp yarı karanlıkla ya da ay ışığında aynaya bakmaya kalktığında. Ayaklarının ucuna basarak aynaya gitti. Ay yoktu. Oradan buradan sızan şehir ışıklarının hüzmesinde yüzüne baktı. Hem tanıdık hem yabancı olan kızdan gözünü alamadı. Gözlerini kapadığında da görmeye devam ediyordu. Oydu. Pembe bir başörtüsüyle gündüz gördüğü kız hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde sırla cam arasında duruyordu.
Özgürlük ve kadın hakları diye artık ne söylediklerini kendileri de duymaksızın bağıran güruhun, gerçekten özgürlüğünü elinde tutmak isteyen yurdum genç kızına,kendi söylemleriyle çelişkiye düşerek ettikleridir, İkna Odası..
Devlet ve millet arasına sokulabilecek en zehirli nifakın bugün geldiği boyutları anlamak açısından, ‘biz nerede hata yaptık’ diye soranların mutlaka okumaları gereken bir kitap
Türkiye NAZİLERİNİN, unutulmayacak şekilde büyük bir psikolojik baskı altında inanmış ve salt inancı yüzünden tesettüre bürünmüş genç kızlara yaptıkları zulümleri asla unutmadık. UNUTMAYACAĞIZ DA!Bunu bir İslamcı, bir muhafazakar ya da bir -cılar topluluğunun bireyi olarak değil özgürlük ve hürriyet üzerine inancı sağlam ve ömrünün sonuna dek insanlığın özgürlüğü için inanmaya devam edecek biri olarak söylüyorum. Ülkemde yapılan bu zulmü uzun zaman kimselerinde hafızalarından kolay kolay silebileceklerine inanmıyorum. Bir kısım kemikleşmiş zihniyetin baskısı ile ve kafataslarında sırıtan birer mahluk gibi hayal ettiğim işkencecilerin ikna odalarında zavallı genç kızcağızların gözyaşları üzerine kurdukları mnutluluk havası hala gözlerimin önünden gitmiyor. Yazarın akıcı bir dil ile ve gerçeklikle anlattığı bu insanlık dramı aslında pek çok tesettürlü hanım ya da insanlık savaşçısı tarafından da asla unutulmayacaktır. Dilerim bu kemikleşmiş zihniyetler en kısa zamanda ülkem insanının zihninden, fikrinden ve inancından kirli ellerini çekerler.
Yıllanmamış bir yazar olmasına rağmen daha birkaç kitabıyla ustalık mertebesine yerleşmiş görünüyor.Edebiyatın kendini anlatmada en iyi yol olduğunu düşünürsek, ülkemizin yıllardır mağdurları konumunda olan bir kesimin dertlerini ve düşünceleri ancak bu kadar güzel anlatılabilir sanırım…
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Özgürlük ve kadın hakları diye artık ne söylediklerini kendileri de duymaksızın bağıran güruhun, gerçekten özgürlüğünü elinde tutmak isteyen yurdum genç kızına,kendi söylemleriyle çelişkiye düşerek ettikleridir, İkna Odası..
“İkna Odası, ülkemizde yaşanan başörtüsü ile okuma yasağını bir genç kızın çığlığıüzerinden anlatan bir çalışma.”
Devlet ve millet arasına sokulabilecek en zehirli nifakın bugün geldiği boyutları anlamak açısından, ‘biz nerede hata yaptık’ diye soranların mutlaka okumaları gereken bir kitap
Türkiye NAZİLERİNİN, unutulmayacak şekilde büyük bir psikolojik baskı altında inanmış ve salt inancı yüzünden tesettüre bürünmüş genç kızlara yaptıkları zulümleri asla unutmadık. UNUTMAYACAĞIZ DA!Bunu bir İslamcı, bir muhafazakar ya da bir -cılar topluluğunun bireyi olarak değil özgürlük ve hürriyet üzerine inancı sağlam ve ömrünün sonuna dek insanlığın özgürlüğü için inanmaya devam edecek biri olarak söylüyorum. Ülkemde yapılan bu zulmü uzun zaman kimselerinde hafızalarından kolay kolay silebileceklerine inanmıyorum. Bir kısım kemikleşmiş zihniyetin baskısı ile ve kafataslarında sırıtan birer mahluk gibi hayal ettiğim işkencecilerin ikna odalarında zavallı genç kızcağızların gözyaşları üzerine kurdukları mnutluluk havası hala gözlerimin önünden gitmiyor. Yazarın akıcı bir dil ile ve gerçeklikle anlattığı bu insanlık dramı aslında pek çok tesettürlü hanım ya da insanlık savaşçısı tarafından da asla unutulmayacaktır. Dilerim bu kemikleşmiş zihniyetler en kısa zamanda ülkem insanının zihninden, fikrinden ve inancından kirli ellerini çekerler.
Yıllanmamış bir yazar olmasına rağmen daha birkaç kitabıyla ustalık mertebesine yerleşmiş görünüyor.Edebiyatın kendini anlatmada en iyi yol olduğunu düşünürsek, ülkemizin yıllardır mağdurları konumunda olan bir kesimin dertlerini ve düşünceleri ancak bu kadar güzel anlatılabilir sanırım…