Antik Çağdan Küreselleşmeye / Yönetim Gelenekleri ve Türkler (2 Cilt Takım)
Yayın Tarihi: 28.07.2004
ISBN: 9789758913084
Dil: TÜRKÇE
Sayfa Sayısı: 1162
Cilt Tipi: Karton Kapak
Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
Boyut: 13.5 x 21 cm
Tanıtım Bülteni
Toplumsal evrmi oluşturan olaylar, öncekiler tarafından belirlenen sonrakileri belirleyen süreçler halinde; zamana ve koşullara bağlı olarak ortaya çıkar, gelişir ve gelişimini tamamlayarak bir başka döneme geçer. Geçmişte sonuç olan, yeni dönemde neden haline gelir ve bir başka yeni dönemin hazırlayıcısı olur.Sürekli değişimi içeren bu sonsuz süreç, tarihtir. Bu nedenle tarih; olayların yalnızca yer ve zaman gösterilerek yazılması değil, bütünlüğü olan ve uzun dönemlere yayılan gelişmelerin birbiriyle ilişkilendirilerek yorumlanmasıdır. Önemli olan, eskide kalan olayları yalnızca öğrenmek değil, olaylardan bu güne yönelik yararlanılabilir sonuç çıkarmaktır.Unutulmamalıdır ki 'geçmişi unutanlar onu yinelemeye mahkumdur'.Bu anlamda, 'tarihçinin görevi geçmişi sevmek ya da geçmişten kurtulmak değil, bugünü kavramanın anahtarı olarak onu öğrenip geleceğe aktarmaktır."
Arkadaş tavsiyesi üzerine bu iki cilt kitabı aldım. Bence her Türk’ün okuması gereken çok kapsamlı güzel bir eser. Böyle bir çalışmadan dolayı Sayın Metin Aydoğan’a teşekkür ediyorum.Ayrıca Kitapyurdu’nada teşekkür ediyorum bize uygun fiyatta, orjinal kitaplarla buluşturduğu için.Kampanyalarınızı bekliyoruz.
mutlaka okunması gereken bu kitabı herkese tavsiye ediyorum. Sömürgeci tarih anlayışına karşı tokat gibi bir kitap. Türk devletlerinin bilinmeyen yönleri. Türk’lerin dünya tarihine olan katkıları. Hepsi bu değerli çalışmada.
okuduğum ve çok şey öğrenmemi sağlayan en önemli birkaç eserden biri.tarihten günümüze yönetim olgusu insanların istekleri ve bunlar etrafında oluşturulan kurumlar,bu kurumların özellikleri diğerlerinden farkları artı ve eksileri;günümüze uzantıları,çarpıtılmış halleri hepsi birer birer anlatılmakta ve günümüzü daha iyi anlamamızı sağlayıcı derinlikli bilgiler veren bir şah eser.orta öğretim gençliğine muhakkak okutulup bir şeyler bilerek yetişmelerini sağlayabilecek çapta muazzam
Siyasi partiler, Türk toplumunun gündemine 20.yüzyılla birlikte girdi ve iktidarı ele geçirmenin araçları olarak varlıklarını sürdürüyorlar. Yaptıkları iş ve iktidara geldiklerinde elde ettikleri yetki, son derece önemlidir, ancak bu örgütlerin ne olduğu, ne olmadığı ya da ne olması gerektiği yeterince bilinmemektedir. Bir takım insanlar, çıkar amaçlı olarak biraraya geliyorlar ve gerçekleştirdikleri oluşumlara parti adını veriyorlar. Bunlar parti adını taşısa da, partiden başka herşeye benziyor. Oysa, örgütlenme ve bunun en üst biçimi olan parti örgütlenmesi; sorunlarını çözmek için; en çok halkın gereksinim duyduğu kurumlardır. Siyasi sistemi elinde tutanlar, halkın ve ulusun haklarını savunan partileri gelişemez duruma sokarken, kendi haklarını savunan partileri, üstelik halkın oylarını alarak iktidara getirmeyi başarmaktadırlar. Bunun için kullanıma hazır geniş mali kaynaklara, iletişim olanaklarına, siyasi iç ve dış desteğe sahiptirler. Halk, her dört ya da beş yılda bir oy vererek iktidarı seçtiğini sanmaktadır, ancak iktidarlar çok farklı yerlerde, farklı biçimlerde belirlenmektedir. Siyasi parti konusu, Türkiye’de yeterince bilinmemektedir.Antik Çağdan Küreselleşmeye Yönetim Gelenekleri ve Türkler, parti çalışmalarına üye ya da yönetici olarak katılanlar, siyaset bilimciler ve özellikle de halka öncülük edecek aydınlar için başvuracakları bir kaynak yapıttır. Küreselleşme adıyla yürütülen parti politikaları incelenirken; bugünü belirleyen yakın geçmiş, yakın geçmişi belirleyen uzak geçmiş, yani tarih de incelenmiştir. İnceleme Türk toplumuyla sınırlı tutulmamış, siyasi partilerin çıkış yeri olan Batı toplumları, Antik Çağ köleciliğinden günümüze dek her dönemiyle ele alınmıştır. Kitapta; Roma ve Grek uygarlıkları, Orta Çağ feodalizmi, kapitalizmin gelişimi, parlamentoların ortaya çıkışı, Batı aydınlanması ve Avrupa sömürgeciliği sorgulanıyor, Doğu’da ise; Çin, Hint ve İran uygarlıkları; Türkler’in bu uygarlıklara ve Batı’ya yaptığı etkilere dek Türk tarihi, Doğu aydınlanması, Selçuklu ve Osmanlı devlet düzeni, Türkler’in toplumsal özellikleri ve Türkiye’nin son yüz elli yıllık siyasi tarihi, kapsamlı olarak incelenmiştir. 1166 sayfa ve iki ciltlik bu inceleme, tam anlamıyla bir başyapıttır.
Metin Aydoğan’ın bu eseri tarihin ve uygarlığıun başlangıcını kendilerine mâl eden batılılara bir cevap niteliğinde, dünyayı baskıcı düşünceden kurtardıklarını iddia eden batılıların fikir babalarının kimler olduğu konusunda tam bir kaynaklar toplamı niteliğinde her fikirin bir dipnota dayandığı bu mükemmel eser, bana göre bir çoklarının bilmediği Türklerin genlerinden gelen MÖ bile uygulanan demokratik yönetim yapısına Selçuklu’nun son Osmanlı’nın ilk dönemlerinden başlanarak nasıl ihanet edildiği, ve Yönetimi elinde bulunuduranın halkın hizmetinde olduğu anlayışın nasıl tersine çevirilerek , ümmet anlayışına geçildiği ve halkın kul vatanın padişahın şahsi malı sayıldığını anlatıyor. Kitabın içinden sadece bunu seçmek haksızlık olur. Ancak bir çok tarihçi ve sosyoloğumuzun bu konuyu atladığının bilgisine sahip olmak beni buna itti.Aydoğan’ın aşağı yukarı bütün kitaplarını okudum ve nesnelliği elden bırakmayan üslubu, ve bir kaynaklar cenneti olan bu kitabını mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Özellikle bu kityap üzerindeki emeği fark edebilmeniz için önsözü mutlaka okuyun
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Arkadaş tavsiyesi üzerine bu iki cilt kitabı aldım. Bence her Türk’ün okuması gereken çok kapsamlı güzel bir eser. Böyle bir çalışmadan dolayı Sayın Metin Aydoğan’a teşekkür ediyorum.Ayrıca Kitapyurdu’nada teşekkür ediyorum bize uygun fiyatta, orjinal kitaplarla buluşturduğu için.Kampanyalarınızı bekliyoruz.
mutlaka okunması gereken bu kitabı herkese tavsiye ediyorum. Sömürgeci tarih anlayışına karşı tokat gibi bir kitap. Türk devletlerinin bilinmeyen yönleri. Türk’lerin dünya tarihine olan katkıları. Hepsi bu değerli çalışmada.
okuduğum ve çok şey öğrenmemi sağlayan en önemli birkaç eserden biri.tarihten günümüze yönetim olgusu insanların istekleri ve bunlar etrafında oluşturulan kurumlar,bu kurumların özellikleri diğerlerinden farkları artı ve eksileri;günümüze uzantıları,çarpıtılmış halleri hepsi birer birer anlatılmakta ve günümüzü daha iyi anlamamızı sağlayıcı derinlikli bilgiler veren bir şah eser.orta öğretim gençliğine muhakkak okutulup bir şeyler bilerek yetişmelerini sağlayabilecek çapta muazzam
Siyasi partiler, Türk toplumunun gündemine 20.yüzyılla birlikte girdi ve iktidarı ele geçirmenin araçları olarak varlıklarını sürdürüyorlar. Yaptıkları iş ve iktidara geldiklerinde elde ettikleri yetki, son derece önemlidir, ancak bu örgütlerin ne olduğu, ne olmadığı ya da ne olması gerektiği yeterince bilinmemektedir. Bir takım insanlar, çıkar amaçlı olarak biraraya geliyorlar ve gerçekleştirdikleri oluşumlara parti adını veriyorlar. Bunlar parti adını taşısa da, partiden başka herşeye benziyor. Oysa, örgütlenme ve bunun en üst biçimi olan parti örgütlenmesi; sorunlarını çözmek için; en çok halkın gereksinim duyduğu kurumlardır. Siyasi sistemi elinde tutanlar, halkın ve ulusun haklarını savunan partileri gelişemez duruma sokarken, kendi haklarını savunan partileri, üstelik halkın oylarını alarak iktidara getirmeyi başarmaktadırlar. Bunun için kullanıma hazır geniş mali kaynaklara, iletişim olanaklarına, siyasi iç ve dış desteğe sahiptirler. Halk, her dört ya da beş yılda bir oy vererek iktidarı seçtiğini sanmaktadır, ancak iktidarlar çok farklı yerlerde, farklı biçimlerde belirlenmektedir. Siyasi parti konusu, Türkiye’de yeterince bilinmemektedir.Antik Çağdan Küreselleşmeye Yönetim Gelenekleri ve Türkler, parti çalışmalarına üye ya da yönetici olarak katılanlar, siyaset bilimciler ve özellikle de halka öncülük edecek aydınlar için başvuracakları bir kaynak yapıttır. Küreselleşme adıyla yürütülen parti politikaları incelenirken; bugünü belirleyen yakın geçmiş, yakın geçmişi belirleyen uzak geçmiş, yani tarih de incelenmiştir. İnceleme Türk toplumuyla sınırlı tutulmamış, siyasi partilerin çıkış yeri olan Batı toplumları, Antik Çağ köleciliğinden günümüze dek her dönemiyle ele alınmıştır. Kitapta; Roma ve Grek uygarlıkları, Orta Çağ feodalizmi, kapitalizmin gelişimi, parlamentoların ortaya çıkışı, Batı aydınlanması ve Avrupa sömürgeciliği sorgulanıyor, Doğu’da ise; Çin, Hint ve İran uygarlıkları; Türkler’in bu uygarlıklara ve Batı’ya yaptığı etkilere dek Türk tarihi, Doğu aydınlanması, Selçuklu ve Osmanlı devlet düzeni, Türkler’in toplumsal özellikleri ve Türkiye’nin son yüz elli yıllık siyasi tarihi, kapsamlı olarak incelenmiştir. 1166 sayfa ve iki ciltlik bu inceleme, tam anlamıyla bir başyapıttır.
Metin Aydoğan’ın bu eseri tarihin ve uygarlığıun başlangıcını kendilerine mâl eden batılılara bir cevap niteliğinde, dünyayı baskıcı düşünceden kurtardıklarını iddia eden batılıların fikir babalarının kimler olduğu konusunda tam bir kaynaklar toplamı niteliğinde her fikirin bir dipnota dayandığı bu mükemmel eser, bana göre bir çoklarının bilmediği Türklerin genlerinden gelen MÖ bile uygulanan demokratik yönetim yapısına Selçuklu’nun son Osmanlı’nın ilk dönemlerinden başlanarak nasıl ihanet edildiği, ve Yönetimi elinde bulunuduranın halkın hizmetinde olduğu anlayışın nasıl tersine çevirilerek , ümmet anlayışına geçildiği ve halkın kul vatanın padişahın şahsi malı sayıldığını anlatıyor. Kitabın içinden sadece bunu seçmek haksızlık olur. Ancak bir çok tarihçi ve sosyoloğumuzun bu konuyu atladığının bilgisine sahip olmak beni buna itti.Aydoğan’ın aşağı yukarı bütün kitaplarını okudum ve nesnelliği elden bırakmayan üslubu, ve bir kaynaklar cenneti olan bu kitabını mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Özellikle bu kityap üzerindeki emeği fark edebilmeniz için önsözü mutlaka okuyun