Ömer Asan; araştırma kitaplarının ardından, şimdi de öyküleriyle karşımıza çıkıyor. Niko'nun Kemençesi'nde, kâh İstiklal Caddesi'nde bir barda, kâh Trabzon Yaylaları'nda bir yalnızlığın içinde buluveriyorsunuz kendinizi. Bir sevda sancağını taşıyorsunuz kimi en ön saflarda, bir ütopyada, bir masalda kimi.Kısacası, okuduktan sonra keşke bitmeseydi diyeceğiniz bir kitap.
Çok değil bundan 100 sene önce karadeniz’in köylerinde kaydeler romeika söylenirdi, özgürce kimseden ve hiçbir kavramdan korkmadan. Kitabı okurken kendinizi mübadeleyle yerinden yurdundan edilmiş kemençe aşıklısı maçkalı,kotyoralı,gümüşhaneli rumların yerine koyuyorsunuz, buralardan giderken göçmenliğin acısını kemençesiyle unutmaya çalışan insanları yüreğinizde hissediyor, karadeniz’e hasret bir biçimde bu dunyadan göçenlerin yasını tutuyorsunuz.Ömer Asan’ın enfes bir çalışması. Kitaba dalıp giderken arka fonda romeyka kaydeler dinlemenizi de tavsiye ederim.
Kitap Yorumları - (4 Yorum)
Çok beğendim. Akşama kadar Niko’nun Kemençesi hiç susmadı ve ben onu zevkle dinlerken Karadeniz’e olan özlemim bir kat daha arttı.
Kitap son derece sığ ve yazmak için yazılmış gibi. Çok güzel bir hikayeden çok daha güzel hikayeler yazılabilir.
kitabın adıyla içeriğinin alakası yok.üslup çok sıkıcı.bıktırıcı ,allahtan çok yazmamş sayın yazar…
Çok değil bundan 100 sene önce karadeniz’in köylerinde kaydeler romeika söylenirdi, özgürce kimseden ve hiçbir kavramdan korkmadan. Kitabı okurken kendinizi mübadeleyle yerinden yurdundan edilmiş kemençe aşıklısı maçkalı,kotyoralı,gümüşhaneli rumların yerine koyuyorsunuz, buralardan giderken göçmenliğin acısını kemençesiyle unutmaya çalışan insanları yüreğinizde hissediyor, karadeniz’e hasret bir biçimde bu dunyadan göçenlerin yasını tutuyorsunuz.Ömer Asan’ın enfes bir çalışması. Kitaba dalıp giderken arka fonda romeyka kaydeler dinlemenizi de tavsiye ederim.