Kore Savaşı/Unutulan Savaş ve Gazi Faruk Pekerol’un Anıları
Yayın Tarihi: 14.11.2005
ISBN: 9789752976924
Dil: TÜRKÇE
Sayfa Sayısı: 350
Cilt Tipi: Karton Kapak
Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
Boyut: 13.5 x 21 cm
Tanıtım Bülteni
Onlar Türk askeriydiler. Onlara karşılarındaki askerlerin düşman olduğu söylenmişti. Çok uzaklarda ve çoğunun ismini dahi belki de ilk defa duydukları bir ülkedeydiler. Öyle de olsa, ülkenin menfaati için, düşman olarak gösterilen askerlerle çarpışacaklardı. Ülkenin siyasi geleceği, onların göstereceği kahramanlığa bağlıydı. Onlara öyle anlatılmıştı. Süngüleriyle her zaman vatanı savunmuştu onlar. Bu doğaldı çünkü vatan için vardılar. Siyasilerin işin kolayına kaçtığı, toplantı salonlarında yapmaları gereken mücadeleyi, askerlerin süngülerinin ucuna havale ettiği düşünülebilirdi. Türk evladının bilmediğimiz bir ülkede, ideolojik savaş uğruna ölmesinin ne kadar anlamsız ve bizim olmayan savaşa Mehmetçiği göndermenin kabul edilemeyecek bir siyaset olduğu söylenerek, kolay bir muhalefet yoluyla halkın desteği alınabilirdi. Ancak muhalefet sadece şekil yönünde karşı çıkarak, iktidarı destekledi. Savaşın en kanlı günleri yaşanırken, ülke arzuladığını aldı ve NATO’ya girerek, kırkyıl sürecek Soğuk Savaş dönemini, düşmanın sıcak nefesini ensesinde hissetmeden geçirebildi. Dış politikanın, çıkarcı iç politikaya alet edilemeyeceğini biliyordu o zaman ki siyasetçiler. Sonuçta, onlar kahramanca mücadele ettiler, Kore’de savaştılar, öldüler. Ve başardılar.
Şuan avrupa birliğine girmek neyse o zamanlar Nato’ya üye olabilmek Türkiye için aynı şeydi hatta aynı şey demek haksızlık olur daha fazlasıydı.Çünkü yıllarca süren savaşlardan bitmiş tükenmiş artık barış ve vatanın kalkınmasını düşleyen vatanseverlerin ülkenin çıkarları için böyle bir ortaklığa üye olması çok önemliydi ve bunun için son bir savaş gerekiyordu.Doğru veya yanlış orda mehmetçikler bir amaca hizmet etti ve bundan her zamanki gibi alınlarının akıyla,kanıyla çıktılar.Ama öyle zorluklar,olaylar yaşamışlarki kitabı okuyunca keşke olmasaydı nato’su batsın diyesi geliyor insanın.Ruhunuz şad olsun şehitler,sizin çektiğiniz zorluklar sayesinde biz başımız dik dolaşıyoruz..
II. Dünya Savaşı’ndan sonra 25 Haziran 1950 yılında Komünist olan ve Komünist olmayan sistemlerin, küresel politik mücadelesinden meydana gelen soğuk savaş ürünü Kore Savaşı üçüncü yılında sonlanırken karşımıza kanlı bir bilanço çıkıyor. Kore Yarımadası’nda dört milyon civarında erkek, kadın ve çocuk ölüyor, yaralanıyor. Bunun iki milyonunu ise siviller oluşturuyor. 18 Ekim 1950 yılında bilmedikleri bir ülkenin topraklarına ayak basan Türk askerlerinden ise 718’i şehit düşüyor. NATO’ya üye olabilmek için Türk askerinin bilmediği bir ülkede, ideolojik savaş uğruna bizim olmayan bir savaşa sürükleniş öyküsünü okuyoruz bu kitapta.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Kore Savaşı’nda Türk askerlerimizin başarılarını anlatan kitaplaştırılmış önemli bir anı.
Kitap kesinlikle bir masal kitabı hiç bir tarihsel veya belgesel değeri yok gözümde
kore savaşıyla ilgili bilgim yoktu bu kitabı kapsamlı bilgi edinmek amacıyla aldım ancak aradığımı tam anlamıyla bulamadım diyebilirim.
Şuan avrupa birliğine girmek neyse o zamanlar Nato’ya üye olabilmek Türkiye için aynı şeydi hatta aynı şey demek haksızlık olur daha fazlasıydı.Çünkü yıllarca süren savaşlardan bitmiş tükenmiş artık barış ve vatanın kalkınmasını düşleyen vatanseverlerin ülkenin çıkarları için böyle bir ortaklığa üye olması çok önemliydi ve bunun için son bir savaş gerekiyordu.Doğru veya yanlış orda mehmetçikler bir amaca hizmet etti ve bundan her zamanki gibi alınlarının akıyla,kanıyla çıktılar.Ama öyle zorluklar,olaylar yaşamışlarki kitabı okuyunca keşke olmasaydı nato’su batsın diyesi geliyor insanın.Ruhunuz şad olsun şehitler,sizin çektiğiniz zorluklar sayesinde biz başımız dik dolaşıyoruz..
II. Dünya Savaşı’ndan sonra 25 Haziran 1950 yılında Komünist olan ve Komünist olmayan sistemlerin, küresel politik mücadelesinden meydana gelen soğuk savaş ürünü Kore Savaşı üçüncü yılında sonlanırken karşımıza kanlı bir bilanço çıkıyor. Kore Yarımadası’nda dört milyon civarında erkek, kadın ve çocuk ölüyor, yaralanıyor. Bunun iki milyonunu ise siviller oluşturuyor. 18 Ekim 1950 yılında bilmedikleri bir ülkenin topraklarına ayak basan Türk askerlerinden ise 718’i şehit düşüyor. NATO’ya üye olabilmek için Türk askerinin bilmediği bir ülkede, ideolojik savaş uğruna bizim olmayan bir savaşa sürükleniş öyküsünü okuyoruz bu kitapta.