Henry Morgenthau 1913 ve 1916 arasında Birleşik Devletler'in Osmanlı Türkiye'sindeki büyükelçisiydi. Savaş dönemindeki anılarını topladığı Büyükelçi Morgenthau'nun Öyküsü, Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşına dahline ilişkin en önemli tanıklıklardan biridir. Morgenthau, en azından, savaş süreci boyunca dokuz ülkenin diplomatik işlerinin emanet edildiğ kişi olarak, dönemin en gerçekçi gözlemcisi olmuştur. Anıları şu anda tarihçiler açısından değeri biçilmez bir kaynaktır.
Bu kitabı okumak,Morgenthau’nun tabiriyle saçımı,başımı ağarttı.İnanmakta zorluk çektiğim bu malumatlar zaman zaman beni utandırdı.En ilginç olan bölumu Ölume yollanan canların komşularından ayrılırken “Bir daha göruşemeyiz, ama bir gun mutlaka karşılaşırız” demeleriydi.
kitap oslanlının son dönemini en ince detayına kadar ortaa koyuyor. arada bir bölüm sanki yazarın elinden değilde sonradan eklenmiş gibi.. bir büyükelçinin başka devletin iç işlerine bu kadar karışması içler acısı bir durum.
İnanılmaz bir kitap. Talat Paşa, Ermenileri nasıl kestirdiğini bülbül gibi şakımış, ne yaptıysa hepsini itiraf etmiş paşa paşa. Sizce mantıklı mı bu? Bu durumda iki seçenek var. Ya Talat Paşa, zerre kadar devlet adamı duruşuna sahip değil. Ya da yazarımız yalancı. İkinci seçenek bana daha makul geldi. İnanmayan varsa, Lowry’nin “Büyükelçi Morgenthau’nun Öyküsünün Perde Arkası” isimli kitaba yarım saat göz atsın diyorum sadece.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Cevirmen isinin erbabi; Kitap donemi icin ilginc bir kaynak.
Kitabi okumadan önce ABD-Osmanli iliskilerine dair okuma yapilirsa daha faydali olacaktir.
Bu kitabı okumak,Morgenthau’nun tabiriyle saçımı,başımı ağarttı.İnanmakta zorluk çektiğim bu malumatlar zaman zaman beni utandırdı.En ilginç olan bölumu Ölume yollanan canların komşularından ayrılırken “Bir daha göruşemeyiz, ama bir gun mutlaka karşılaşırız” demeleriydi.
kitap oslanlının son dönemini en ince detayına kadar ortaa koyuyor. arada bir bölüm sanki yazarın elinden değilde sonradan eklenmiş gibi.. bir büyükelçinin başka devletin iç işlerine bu kadar karışması içler acısı bir durum.
İnanılmaz bir kitap. Talat Paşa, Ermenileri nasıl kestirdiğini bülbül gibi şakımış, ne yaptıysa hepsini itiraf etmiş paşa paşa. Sizce mantıklı mı bu? Bu durumda iki seçenek var. Ya Talat Paşa, zerre kadar devlet adamı duruşuna sahip değil. Ya da yazarımız yalancı. İkinci seçenek bana daha makul geldi. İnanmayan varsa, Lowry’nin “Büyükelçi Morgenthau’nun Öyküsünün Perde Arkası” isimli kitaba yarım saat göz atsın diyorum sadece.