Ak Koç Kara Koç, Azerî yazar Anar Rızayev’inde alt başlıkta belirttiği gibi ütopik ve antiütopik bir roman.Yazarın Melik Memmed masalı olarak da adlandırdığı kurgu, bir Nevruz sabahı başlıyor. İlk bölüm Azerbaycan için temenni edilen ve aslında hayatın tabii seyrinde akması durumunda beklenen bir gelecek panoramasıyla açılıyor. Maddi-manevi değerleriyle zenginleşip güçlenmiş ve paralelinde demokrasi, sanat, kültür, teknoloji ve hoşgörüyle dünyanın önde gelen ülkeleri arasına girmiş bir Azerbaycan rüyası. Okuyucu bu rüyayı Melik Mehmet’in gözlerinden görüyor.Antiütopik olan diğer kurguysa korkuların gerçek olduğu bir Azerbaycan kâbusu. Baku-Ceyhan Petrol hattının bombalanmasıyla girilen terör ortamının bulanıklığında bütün ümitlerin suya düştüğü; ailelerden başlayarak ülkenin her düzeyde parçalandığı bir acı son.Antiütopik kurgu, üçe bölünmüş bir Azerbaycan’ı her üç bölgesine düşen aynı aileden birer bireyin üzerinden anlatmış. Çürümüş yaşamlar, yoksulluk, yolsuzluk, baskı, yalan ve düşmanlık üzerine kurulmuş üç hayat, üç toplum, üç acı son ihtimali.Anlatısına modern bir Dede Korkut edası da ekleyen yazar bu romanla Azerbaycan’ı potansiyel olarak sahip olduklarının farkına varmaya çağırıyor:"Evvela ak koçla kara koçu birbirinden ayırmak lâzım. Sonra da sıçrayıp ak koçun sırtına bindiğinde, öylesine sağlam oturmalısın ki, seni fırlatıp kara koçun sırtına atmasın."
Azerbaycan’ın önemli yazarlarından birisi olan Anar’ın 2003 yılında yazdığı romanı. Roman iki modern masaldan oluşuyor. Birincisinde Ak koç’un sırtına binen Melik Memmed güzel bir manzarayla karşılaşıyor. Azerbaycan ütopyası dediği bu masala göre Azerbaycan dünyanın en gelişmiş ülkelerinden birisi durumunda. Hatta tek bşına da değil Türk dünyası muasırlaşmış; ekonomiden politikaya, sanattan kültüre kadar herşey fevkalade iyi durumdadır. İkinci masal ise bir korku senaryosudur. Burada Kara koç’un sırtına binen Melik Memmed’in dinci, komünist ve demokratik olarak üç bölgeye ayrılmış ve üçünde de olması gerekenden uzak, kimliksiz, milli değerlerin olmadığı ve felaket olarak nitelenebilecek bir Bakü manzarası var. Yazarın dünya görüşünü ortaya koyan başarılı bir roman Ak Koç, Kara Koç…
Ütopik ve antiütopik olmak üzere iki masaldan oluşuyor bu kitap. Yalnız, ütopik olarak adlandırılan bölüm yani Azerbaycan’ın gelişmiş bir toplum olma rüyası hiç de ütopik değildir. Bunu okuduğunuzda daha iyi anlayabilirsiniz. Ütopik gerçekleşmesi mümkün olmayan şeyleri anlatır; ama gelişmiş bir Azerbaycan ülkesi çalışma ve azimle gerçekleşebilir. İkinci bölüm ise, birinci masalı nasıl bir rüya olarak adlandırıyorsak ikinci bölümü de bir kabus olarak adlandırabiliriz. Azerbaycan toprakları Dinciler( ki bana göre gerçek bir müslüman burada anlatıldığı gibi davranmaz), Komünistler, Demokratlar tarafından istila edilmiş üç farklı bölgeye ayrılmış Azerbaycan halkının toprakları bölünmüştür. Bu bölgeler arasında geçiş yasaklanmıştır; ama bu olaylardan yazarın vermek istediği fikre gelirsek ki bu fikir şudur: Gelişmek, gelişmiş bir toplum olmak ütopik bir durum değildir çalışarak buna ulaşılır; ancak eğer çalışmaz ve bazı şeylere göz yumulursa, halk toprağının kıymetinin farkına varmazsa antiütopik deyip yani başımıza gelmez dersek bunların başımıza gelmesi kaçınılmaz olur. Bu kitabı dikkatli okuyun, hacmi küçük muhtevası geniş, sonsuz bir kitap.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Azerbaycan’ın önemli yazarlarından birisi olan Anar’ın 2003 yılında yazdığı romanı. Roman iki modern masaldan oluşuyor. Birincisinde Ak koç’un sırtına binen Melik Memmed güzel bir manzarayla karşılaşıyor. Azerbaycan ütopyası dediği bu masala göre Azerbaycan dünyanın en gelişmiş ülkelerinden birisi durumunda. Hatta tek bşına da değil Türk dünyası muasırlaşmış; ekonomiden politikaya, sanattan kültüre kadar herşey fevkalade iyi durumdadır. İkinci masal ise bir korku senaryosudur. Burada Kara koç’un sırtına binen Melik Memmed’in dinci, komünist ve demokratik olarak üç bölgeye ayrılmış ve üçünde de olması gerekenden uzak, kimliksiz, milli değerlerin olmadığı ve felaket olarak nitelenebilecek bir Bakü manzarası var. Yazarın dünya görüşünü ortaya koyan başarılı bir roman Ak Koç, Kara Koç…
Ütopik ve antiütopik olmak üzere iki masaldan oluşuyor bu kitap. Yalnız, ütopik olarak adlandırılan bölüm yani Azerbaycan’ın gelişmiş bir toplum olma rüyası hiç de ütopik değildir. Bunu okuduğunuzda daha iyi anlayabilirsiniz. Ütopik gerçekleşmesi mümkün olmayan şeyleri anlatır; ama gelişmiş bir Azerbaycan ülkesi çalışma ve azimle gerçekleşebilir. İkinci bölüm ise, birinci masalı nasıl bir rüya olarak adlandırıyorsak ikinci bölümü de bir kabus olarak adlandırabiliriz. Azerbaycan toprakları Dinciler( ki bana göre gerçek bir müslüman burada anlatıldığı gibi davranmaz), Komünistler, Demokratlar tarafından istila edilmiş üç farklı bölgeye ayrılmış Azerbaycan halkının toprakları bölünmüştür. Bu bölgeler arasında geçiş yasaklanmıştır; ama bu olaylardan yazarın vermek istediği fikre gelirsek ki bu fikir şudur: Gelişmek, gelişmiş bir toplum olmak ütopik bir durum değildir çalışarak buna ulaşılır; ancak eğer çalışmaz ve bazı şeylere göz yumulursa, halk toprağının kıymetinin farkına varmazsa antiütopik deyip yani başımıza gelmez dersek bunların başımıza gelmesi kaçınılmaz olur. Bu kitabı dikkatli okuyun, hacmi küçük muhtevası geniş, sonsuz bir kitap.