Altmış yaşındaki fotoğrafçı Paul Rayment, bir bisiklet kazası sonunda sağ bacağını kaybedince, o güne dek yalnız sürdürdüğü yaşamı tamamen değişir. Başkalarına bağımlı olmaktan nefret etse de, ister istemez kendisini bir bakıcının ellerine teslim eder. Avustralya’ya Hırvatistan’dan göçmüş olan bakıcısı Marijana’ya âşık olan Paul, kazayı izleyen ilk günlerdeki umutsuzluğundan ve karamsarlığından sıyrılsa da, Hırvat ailenin tutumu yüzünden yeni sorunlarla karşı karşıya kalır. Bu arada, Coetzee’nin başka yapıtlarının da baş kişisi olan yazar Elizabeth Costello da birdenbire ortaya çıkarak Paul’ün yaşamında etkin bir rol üstlenmeye başlar. Coetzee, Yavaş Adam’da ilginç bir öykü anlatırken, arka planda da bizi insan yapan nitelikleri ve özellikleri, yaşlanmanın ne demek olduğunu ve yaşamlarımıza nasıl değer katabileceğimizi irdeliyor. Paul Rayment’ın içine düştüğü durumda kendi insanlığını sorgulayışı, Coetzee’nin duru anlatımıyla dile geliyor ve aşk, yaşamak, ölmek üzerine okuru her sayfada şaşırtan, düşündüren duyarlı bir yapıt sunuluyor.
J. M. Coetzee’nin okuduğum 2.ci kitabı. İlk olarak Utanç kitabını okumuştum ve çok beğenmiştim, açık ve akıcı bir dili var. Bu kitabını da beğendim tavsiye ederim.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Ağır ilerlese de okunmaya değer bir eser.
Coetzee’nin diğer eserleri gibi bu kitabı da sevdim.
J. M. Coetzee’nin okuduğum 2.ci kitabı. İlk olarak Utanç kitabını okumuştum ve çok beğenmiştim, açık ve akıcı bir dili var. Bu kitabını da beğendim tavsiye ederim.
İnsanın korkuları, hevesleri, pişmanlıkları üzerine yazılmış iç hesaplaşması yapmanızı sağlayacak bir eser. Kitabın başındaki tasvir ise olağanüstü.
Litap akıcı değil olaylar yavaş ilerliyor fakat konu güzel insanı kendine çekiyor