Goethe "Faust" konusuyla 1770-71 yıllarında ilgilenmeye başlamış, 1808’de 1. kitabın ardından, tam 24 yıl sonra 2. kitabı tamamlamış, bu metin ölümünden sonra basılmıştır. Faust’un konusu, 16. yüzyılda Almanya’da yaşamış, büyüye, simyaya düşkün, şarlatanlıklardan geri kalmayan Doktor Faustus’a ve onun Alman efsanelerindeki izdüşümlerine kadar geri gider. 16. yüzyılda ünlü İngiliz ozanı Marlowe’un ele aldığı konu, Goethe’de, "aydınlanma" hareketinin ve bu hareketin Alman burjuva-aristokrat aydını üzerindeki etkisinin bütün yansımalarını kapsar. Almanya’da Fransa’daki gibi, beklenen hızlı dönüşümler yaşanamamış, reform umutlarını aristokrasiye bağlayan aydınlar, "dünyadan" kopup uzaklaşarak içlerine ya da Goethe/Faust gibi saraylara kapanmışlardır: Faust, bir aydın, evrenin nihai nedenlerini öğrenmek isteyen bir bilgi âşığı ve dâhi olarak, hem bu sosyal yenilginin, hem de aydınlanma insanının "aklın sınırlarına" (Kant) boyun eğişinin klasik tragedyasıdır.Goethe(1749-1832) Bir hukukçu olan babasından akılcılığı, annesinden ise duygusallığını ve hayal gücünü almıştı. Goethe her şeyin hafife alındığı rokoko tarzından pietizme, halkçılıktan klasikçiliğe, çeşitli evrelerden geçerken çok sayıda eser verdi. Eserlerinden bazıları: Berlichingenli Götz, Wilhelm Meisters´in Öğrenme Yılları, Batı-Doğu Divanı, Egmont.
maalesef bordo siyah yayınlarının bu faust çevirisini beğenmedim. kitabı okurken muazzam bir eser okuduğunuzun farkına varıyor fakat çeviride tercih edilen kelimeler ve cümle yapıları nedeniyle bir türlü hikayenin içine giremiyorsunuz. önsözde “çeviriyi yapan arkadaşın aynı zamanda güfte ve bestelerle de uğraşıyor olması dolayısıyla metne kendince güzel bir ses uyumu vermesi” bahsettiğim durumun sebebi olabilir diye düşünüyorum.
Karakterler etkileyici… Ama mitolojiye çok ilgi duymuyorsanız,çok sık geçen; …tanrısı,tanrısının kızı,oğlu gibi çok farklı isimlerle olaylara dahil olan yan karakterler zorlayacaktır.Bir de ben Bordo Siyah’ın kitaba yazdığı önsöze ve diğer açıklayıcı ön bölümlere değinmek istiyorum,bunlar sanki kitabı baştan özetliyormuşcasına can sıkıcı.Belki bazı bölümlerin anlaşılabilmesi için alt notlar da gerekli ama,sayfa içindeki her cümlenin de altta açıklamasını yapmak,bazı sayfaların neredeyse yarısını o küçük puntolu açıklama yazılarıyla doldurmak akışı kesiyor zaman zaman.
Goethe’nin 18 yaşında başlayıp ölümünden kısa bir süre önce (83 yaşında) bitirebildiği baş yapıtıdır. Kitap olarak basılmasının yanı sıra dünyanın bir çok ülkesinde yıllardan beri farklı yorumlarla oyun olarakta defalarca sahnelenmiştir.Kitap insan, tanrı ve şeytan (mefisto) arasındaki ilişkiler üzerinedir. Şeytanla İnsanın (faust) arasındaki bahsi ve çekişmeyi konu edinmiştir.Çoğu zaman çok derin ve karmaşık bir içeriğe sahiptir. Alman edebiyatının ve Dünya klasiklerinin en seçkin örneklerinden biridir.
İlk başta hızla okurken daha sonrasında yavaş yavaş sıkılmaya başladığım – acaba tercümeden mi bilmem – bir eser. Goethe’ye haksızlık etmek istemem ama ne de olsa tercüme eser, ve hiçbir tercüme de maalesef aslını tutmuyor.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
herkesin ana temasını bilerek okuması gereken bir eser diye düşünüyorum…
maalesef bordo siyah yayınlarının bu faust çevirisini beğenmedim. kitabı okurken muazzam bir eser okuduğunuzun farkına varıyor fakat çeviride tercih edilen kelimeler ve cümle yapıları nedeniyle bir türlü hikayenin içine giremiyorsunuz. önsözde “çeviriyi yapan arkadaşın aynı zamanda güfte ve bestelerle de uğraşıyor olması dolayısıyla metne kendince güzel bir ses uyumu vermesi” bahsettiğim durumun sebebi olabilir diye düşünüyorum.
Karakterler etkileyici… Ama mitolojiye çok ilgi duymuyorsanız,çok sık geçen; …tanrısı,tanrısının kızı,oğlu gibi çok farklı isimlerle olaylara dahil olan yan karakterler zorlayacaktır.Bir de ben Bordo Siyah’ın kitaba yazdığı önsöze ve diğer açıklayıcı ön bölümlere değinmek istiyorum,bunlar sanki kitabı baştan özetliyormuşcasına can sıkıcı.Belki bazı bölümlerin anlaşılabilmesi için alt notlar da gerekli ama,sayfa içindeki her cümlenin de altta açıklamasını yapmak,bazı sayfaların neredeyse yarısını o küçük puntolu açıklama yazılarıyla doldurmak akışı kesiyor zaman zaman.
Goethe’nin 18 yaşında başlayıp ölümünden kısa bir süre önce (83 yaşında) bitirebildiği baş yapıtıdır. Kitap olarak basılmasının yanı sıra dünyanın bir çok ülkesinde yıllardan beri farklı yorumlarla oyun olarakta defalarca sahnelenmiştir.Kitap insan, tanrı ve şeytan (mefisto) arasındaki ilişkiler üzerinedir. Şeytanla İnsanın (faust) arasındaki bahsi ve çekişmeyi konu edinmiştir.Çoğu zaman çok derin ve karmaşık bir içeriğe sahiptir. Alman edebiyatının ve Dünya klasiklerinin en seçkin örneklerinden biridir.
İlk başta hızla okurken daha sonrasında yavaş yavaş sıkılmaya başladığım – acaba tercümeden mi bilmem – bir eser. Goethe’ye haksızlık etmek istemem ama ne de olsa tercüme eser, ve hiçbir tercüme de maalesef aslını tutmuyor.