Kapısını tırmalayıp durduğumuz Avrupa Birliği, anamızdan emdiklerimizin yanı sıra, para bastırarak alıp içtiğimiz sütleri bile burnumuzdan getiriyor. Gece rüyalarında gördüklerini, sabah bizden istiyorlar. Yok "kokoreç yemeyeceksiniz", yok "a ile b harflerini her koşulda mutlaka büyük yazacaksınız", yok "simitlere eşit miktarda susam koyacaksınız", yok "farklı bölgelerde üretilen karpuzların aynı kırmızılıkta olmasını sağlayacaksınız", yok "ekmeği en az on sekiz kez çiğneyeceksiniz..." Bu liste, kilometrelerce uzayıp gidiyor. Oysa kapıyı, her seferinde "küt" diye yüzümüze çarpmak yerine, açıp "buyur" etseler, sayemizde çok daha hareketli ve rengârenk bir yaşam sürecekler.Bu kitapta, Avrupa Birliği’nin bizi trenine almayıp, yaşamak şansını kaçırdığı, 1996’dan bu yana geçen 10 yılda yaşadığımız olaylardan seçmeler, sizleri bekliyor.
hani birinin yanına sığınmak vardır ya biz de onu ab’ye girmeye çalışarak yapıyoruz. ama ne yapsak adamlara yaranamıyoruz, oysa ki günümüz avrupası belki maddi yönden iyi ama manevi b ir çöküş var ve türkiyede batılılaşma da olağanüstü bir şekilde ilerliyor. buna bir çare bulmak devlet büyüklerine ve değerli türk milletine düşer. kitabı tavsiye ederim…
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
hani birinin yanına sığınmak vardır ya biz de onu ab’ye girmeye çalışarak yapıyoruz. ama ne yapsak adamlara yaranamıyoruz, oysa ki günümüz avrupası belki maddi yönden iyi ama manevi b ir çöküş var ve türkiyede batılılaşma da olağanüstü bir şekilde ilerliyor. buna bir çare bulmak devlet büyüklerine ve değerli türk milletine düşer. kitabı tavsiye ederim…