Ekonomi profesörü Muhammed Yunus, 1976’da Bangladeş’in yoksul bir köyünde bambu sandalyeler yapan yaşlı bir kadınla karşılaştığında, kendisine otuz sene sonra Nobel Barış Ödülü’nü kazandıracak mikrokredi projesi kafasında şekillenmeye başladı: Yoksul insanların hayatlarını esir alan "yoksulluk döngüsü"nden kurtulmalarının yolu para kazanmalarıydı, ancak para kazanacak işleri yapabilmeleri için de paraya ihtiyaçları vardı. Ellerindeki tek varlıkları emekleri, çalışkanlıkları ve azimleri olan yoksul kadınlara verilecek küçük bir imkân hayatlarını değiştirebilmeleri için büyük bir adım olabilirdi. Nitekim Bangladeş’te filizlenen mikrokredi projesi, hızlı bir şekilde dünyanın dört bir yanına yayıldı.Türkiye’de de, Diyarbakır’da "Türkiye Grameen Mikrokredi Projesi", İstanbul’da ise "Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı" tarafından kurulan "Maya" ile hayata geçen mikrokredi, birçok kadına yeni bir başlangıç imkânı sundu. Aldıkları krediyle kendi işlerinin sahibi haline gelen kadınların hayatı, gerek ekonomik gerek sosyal anlamda değişip, dönüştü. Bir yandan aile bütçesini bazen tek başlarına oluşturan kadınlar, bir yandan da yeni dostluklar kurdular.Mikrokredi almış Diyarbakırlı ve İstanbullu kadınların dünyasına ışık tutan bu çalışma, mikrokredi sisteminin mantığını ve işleyişini açık şekilde ortaya koyuyor.
Kitap Mikro Kredi’nin Türkiye’deki uygulaması ile ilgili yapılmış en kapsamlı saha çalışması olma özelliğini taşıyor. Diyarbakır’da TGMP, İstanbul ve İzmit Bölgesinde ise KEDV’nin önderliğinde gerçekleştirilen uygulamaların tüketicisi konumundaki kadınlar ile yapılan birebir görüşmelerin bir özet raporu niteliğinde olan çalışmanın, objektif bir bakış açısı yakalamış olduğu söylenebilir.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Kitap Mikro Kredi’nin Türkiye’deki uygulaması ile ilgili yapılmış en kapsamlı saha çalışması olma özelliğini taşıyor. Diyarbakır’da TGMP, İstanbul ve İzmit Bölgesinde ise KEDV’nin önderliğinde gerçekleştirilen uygulamaların tüketicisi konumundaki kadınlar ile yapılan birebir görüşmelerin bir özet raporu niteliğinde olan çalışmanın, objektif bir bakış açısı yakalamış olduğu söylenebilir.