"Şurda burda rastladığım tanıdıklar 'Nerde oturuyorsunuz?' diye sorduklarında artık kem küm etmiyorum. Kısa ve kesin: 'Küçük Türkiye'de' diyorum." Damla Damla Günler'de, yaşadığı 'adres'i böyle aktarıyor Adalet Ağaoğlu. Hakikaten 'Küçük Türkiye'nin gözlem gücü derin bir tanığıdır o. Anlattığı insanlar, 'Küçük Türkiye' haritasının yapıtaşlarıdır ve bir araya gelerek 'Büyük Türkiye'yi oluştururlar. Bu insanların hepsini gayet iyi tanıyoruz aslında. Onlar, bu toprakların, bu coğrafyanın, bu tarihin ve bu yurttaşlık bilgisinin ürünüdürler. Sürekli 'gerilim' içinde yaşayan, 'gerilim'i bir tür hayat felsefesi haline getiren, 'gerilim'den beslenen bir ülke burası. Bu açıdan bakıldığında, 'Yüksek Gerilim'de yer alan hikâyeler yüzümüze tutulan bir aynadır elbette. O aynaya yansıyan görüntünün rahatsız edici olması, tedirginlik vermesi, kuşku ve korkuyu beslemesi, bu nedenle son derece doğal. Çünkü, görülen her manzara, biraz da bakanın eseridir. Ayrıca, büyük yazarlar, okuyucularında yarattıkları tedirginlikle ayrılmazlar mı diğerlerinden? (Arka Kapak)
Adına yakışır bir eser.Hele ,kitaba adını veren ilk hikaye , gerçekten de gerilimi okuyucuya yaşatıyor .Her ne kadar sonu insanın içini yaksa da hayatın gerçeklerini önümüze sermesiyle bir ders niteliğinde .Diğer hikayeler ilk hikaye gibi sürükleyici olmasa da üslubu , kullandığı kısa cümleler ve anlaşırlığı yüzünden alınabilir.
Kitap Yorumları - (4 Yorum)
Toplumsal konulara parmak basan,gerilim düzeyi yüksek ama bir o kadar da yaratıcı öyküler.Usta kalemden usta işi hikayeler.
Güzel ve çarpıcı, gerilim dolu ve sarsıcı öyküler. Ben beğendim…
Adına yakışır bir eser.Hele ,kitaba adını veren ilk hikaye , gerçekten de gerilimi okuyucuya yaşatıyor .Her ne kadar sonu insanın içini yaksa da hayatın gerçeklerini önümüze sermesiyle bir ders niteliğinde .Diğer hikayeler ilk hikaye gibi sürükleyici olmasa da üslubu , kullandığı kısa cümleler ve anlaşırlığı yüzünden alınabilir.
Bu kitap gerçekten yüksek gerilim :))