II. Meşrutiyet’in yaklaştığı dönemde Harbiye Mektebi’nde özgürlükçü fikirleri savunan genç bir subayın okul yıllarındaki çabaları,kendi kaleminden…“Hürriyet ilanının en büyük etkeni olan subayları yetiştiren Harbiye Mektebi hakkında birkaç söz söylemeyi, mektebin inkılaba temas eden ufak bir tarihçesini yapmayı vazife edindim.…Bahsin daha kapsamlı olmasını temin için, diğer yüksek mekteplerin Meşrutiyet’ten evvel benimsedikleri hür fikirler de bu satırlarda işaret edilecektir. Bu suretle, hakikat daha ciddi bir tarzda ortaya çıkar zannındayım.…Bu satırlarda Kuleli Askeri İdadisi’nde ve Harbiye’de, diğer yüksek mekteplerde Hürriyet ilanı arifesinde meydana gelmiş vakalar ve gayretlerle siyasi hadiseler hakkında kalem yürütülmüştür.Maksadım, bazılarının hayatına mal olan vatani hissiyatı yâd etmek ve bu fedakâr gençlere karşı şükran borcunu yerine getirmektir.”
harbiye mektebi’ndeki bir subayın anılarını anlatıyor.döneme ışık tutması açısından bu tarz anıları okuyorum iki tarafın görüşlerini içeren kitaplarla birlikte.
A.B.Kuran, 1908 öncesi Harbiye’de okurken ittihatçılarla birlikte Abdülhamide karşı mücadele etmiş, 1908’den sonra ittihatçılarla ters düşmüş, her iki mücadelesinde de zulüm, hapis ve sürgünler yaşamış. Yaşamını dile getirdiği bu kitap, Abdülhamit ve İttihatçıları birlikte eleştiren az sayıda yapıttan biri olma özelliğiyle öne çıkıyor.
Hatıratların en büyük özelliği belki de en kötü tarafı yazarının kendini oldukça fazla olarak ön plana çıkarmasıdır.Bir tür ben yaptım ben ettim psikolojisi çok yoğun şekilde göze çarpar.Bu hatıratların klasik bir boyutudur.Aslında bu kitap da bir hatırattır.Oldukça kısa olmasına rağmen ve kitabın isminde de böyle bir iddia bulunmamasına rağmen bu böyledir.Normalde kitabın serlevhası size başka bir şeyleri çağrıştırırken;mesela harbiye mektebinde ki hürriyet mücadelesini,zannediyorsunuz ki bu konu etrafında yazılmış bir monografidir.Fakat yazar resmen hatıratını yazmıştır.Çocukluğundan ve ailesinden de kitapta bolca bahsetmektedir.Yazarın talebelik yaptığı dönem oldukça ilginç bir dönemdir.Konulara bizzat şahitlik etmesinden dolayı vereceği bilgiler oldukça önemli olabilirdi.Fakat maatteessüf yazarda bir derinlik olmadığı için olayları oldukça yüzeysel olarak aktarmaktadır.Hatıratların klasik bir hastalığı olan ben ettim ve ben yaptım edebiyatını da oldukça rahat bir şekilde hissedebiliyorsunuz.Bir talebe olmasına rağmen,yaşından hiç beklenmeyecek düşüncelerde ve eylemlerde bulunmuş olmasını ben bir mübalağa olarak görüyorum.Yazarın anlaşılamaz bir şekilde Sultan Abdülhamid düşmanlığı var.Belki o dönemleri yaşamadığımız için psikolojik bir tahlil yapmak doğru olmayacaktır.Fakat İttihat ve Terakki’nin zorba yönetimini tatmış olan biri için Abdülhamid dönemini daha ehven görmesi de çok anlamlıdır.Ne demişler;gelen gideni aratır.
Kitap Yorumları - (4 Yorum)
İlgili dönemi anlatan çok güzel bir kitap. Yakın tarihimizle ilgilenenler mutlaka okumalı.
harbiye mektebi’ndeki bir subayın anılarını anlatıyor.döneme ışık tutması açısından bu tarz anıları okuyorum iki tarafın görüşlerini içeren kitaplarla birlikte.
A.B.Kuran, 1908 öncesi Harbiye’de okurken ittihatçılarla birlikte Abdülhamide karşı mücadele etmiş, 1908’den sonra ittihatçılarla ters düşmüş, her iki mücadelesinde de zulüm, hapis ve sürgünler yaşamış. Yaşamını dile getirdiği bu kitap, Abdülhamit ve İttihatçıları birlikte eleştiren az sayıda yapıttan biri olma özelliğiyle öne çıkıyor.
Hatıratların en büyük özelliği belki de en kötü tarafı yazarının kendini oldukça fazla olarak ön plana çıkarmasıdır.Bir tür ben yaptım ben ettim psikolojisi çok yoğun şekilde göze çarpar.Bu hatıratların klasik bir boyutudur.Aslında bu kitap da bir hatırattır.Oldukça kısa olmasına rağmen ve kitabın isminde de böyle bir iddia bulunmamasına rağmen bu böyledir.Normalde kitabın serlevhası size başka bir şeyleri çağrıştırırken;mesela harbiye mektebinde ki hürriyet mücadelesini,zannediyorsunuz ki bu konu etrafında yazılmış bir monografidir.Fakat yazar resmen hatıratını yazmıştır.Çocukluğundan ve ailesinden de kitapta bolca bahsetmektedir.Yazarın talebelik yaptığı dönem oldukça ilginç bir dönemdir.Konulara bizzat şahitlik etmesinden dolayı vereceği bilgiler oldukça önemli olabilirdi.Fakat maatteessüf yazarda bir derinlik olmadığı için olayları oldukça yüzeysel olarak aktarmaktadır.Hatıratların klasik bir hastalığı olan ben ettim ve ben yaptım edebiyatını da oldukça rahat bir şekilde hissedebiliyorsunuz.Bir talebe olmasına rağmen,yaşından hiç beklenmeyecek düşüncelerde ve eylemlerde bulunmuş olmasını ben bir mübalağa olarak görüyorum.Yazarın anlaşılamaz bir şekilde Sultan Abdülhamid düşmanlığı var.Belki o dönemleri yaşamadığımız için psikolojik bir tahlil yapmak doğru olmayacaktır.Fakat İttihat ve Terakki’nin zorba yönetimini tatmış olan biri için Abdülhamid dönemini daha ehven görmesi de çok anlamlıdır.Ne demişler;gelen gideni aratır.