Nazlı Eray, düşselliği gerçeğe dönüştürmeye bayılan, özgün bir yazar. Her öyküsü, her romanı, yaşanan dış gerçeklikten hemen uzaklaşır, gerçekdışına, gerçeküstüne doğru akmaya başlar. Okur, yeni bir gerçekliğin içindedir artık. Pasifik Günleri, bir yolculuğun romanı. Düşler ülkesinde gerçekleşen bir yolculuğun, bir fantezinin romanı. İlk yayımlandığında yankılar uyandıran Pasifik Günleri'nin bu yeni baskısı, Nazlı Eray'ın yeni okurlarının büyük ilgisini çekecektir. Ankara, Şair Nedim Sokağı'ndaki teneke robot, yaşlı mimci Kazuo Ono, ünlü dansöz La Argentina, Alman yönetmen Werner Herzog'un çılgın kamerası ve büyülü Uzakdoğu, İmparator Hiro Hito'nun sarayı, Penang Adası, Hawaii... İşte Pasifik Günleri'nin sihirli yelpazesinden birkaç renk... Pasifik Günleri, `insan ruhunun bir gezi rehberi'.
Alakasız gibi görünen ve coğrafi olarak birbirinden çok uzakta yaşanan bir çok olayın nasıl bir yerde buluşacağını merak ediyorsanız okuyun. Gerçeklikten uzaklaşmayan bir hayal dünyasında nasıl zevkle dolaşabilirim diyorsanız da okuyun. Her olay ilginç, yazar oradan oraya atlıyor anlatırken; ama olayları havada bırakmadan. Yalnız sonu bana yine çok başarılı gelmedi. Bu kitap da bittiğinde bir süre elimden bırakamadım; sanki devam etmesi gerekiyormuş gibi. Her romanın, hikayenin kesin bir sonu, sonucu olması gerekmiyor ama, Nazlı Eray da biraz fazla havada bırakıyor her şeyi. Yine de Pasifik Günleri’nin sonu, Orphee’nin sonu kadar şoke edici değil (hayal kırıklığı anlamında) Kendim olası bir çok son yazdım. Okumaya devam ettikçe Nazlı Eray sonlarına alışacağım herhalde.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Alakasız gibi görünen ve coğrafi olarak birbirinden çok uzakta yaşanan bir çok olayın nasıl bir yerde buluşacağını merak ediyorsanız okuyun. Gerçeklikten uzaklaşmayan bir hayal dünyasında nasıl zevkle dolaşabilirim diyorsanız da okuyun. Her olay ilginç, yazar oradan oraya atlıyor anlatırken; ama olayları havada bırakmadan. Yalnız sonu bana yine çok başarılı gelmedi. Bu kitap da bittiğinde bir süre elimden bırakamadım; sanki devam etmesi gerekiyormuş gibi. Her romanın, hikayenin kesin bir sonu, sonucu olması gerekmiyor ama, Nazlı Eray da biraz fazla havada bırakıyor her şeyi. Yine de Pasifik Günleri’nin sonu, Orphee’nin sonu kadar şoke edici değil (hayal kırıklığı anlamında) Kendim olası bir çok son yazdım. Okumaya devam ettikçe Nazlı Eray sonlarına alışacağım herhalde.