Türkiye'nin bugünkü tablosu, Osmanlıdan siyasî kopuşla birlikte gelen (açıkçası dayatılan) kültür kopukluğunun sebep olduğu bir kimlik kaybından kaynaklanmaktadır. Nitekim Halide Edib de bu gerçeği uzun yıllar önce, "Türk cemiyeti çağdaş medeniyete uymak için Batıyı taklide çalışırken kendi şahsiyetini kaybetmiş olmanın da buhranını yaşar" sözüyle ortaya koymuştur. Bu şahsiyet kaybından, hemen bütün müesseseler gibi (belki de en başta) müzik sanatımızın da etkilenmemesi düşünülemezdi. Ömrünü ud sanatçılığı ve bestecilik kadar eğitimciliğe de adamış olan Cinuçen Tanrıkorur, bu kitaptaki yazılarıyla müzikte kimlik kaybının hazin macerasını sergiliyor. Bunun yanısıra, ses sistemi, makam, usûl, toplu icra, sanat müziği-halk müziği ilişkileri, çokseslilik, evrensellik, terennüm ve vezin-usûl münasebeti gibi Türk müziğinin temel konuları üzerinde de derin birikim ürünü yeni bakış açıları getiriyor. "Portreler" bölümünde ise, Dede Efendi'den Neyzen Akagündüz Kutbay'a kadar 14 büyük müzisyenin değerlendirmesini yapıyor. Daha çok müzisyen olarak tanıdığımız Tanrıkorur'un kalem sanatçılığını da ortaya koyan bu kitabı hem düşünerek, hem zevk alarak okuyacaksınız.
Kitap Yorumları - (0 Yorum)