Savaşa gönüllü katılmış bir gazeteci yazarın günlükleri arasından bakıyoruz, 1912 Balkan Savaşı sırasında kuşatılan Edirne'ye. Edirne'yle birlikte açlığa, sefalete, ordu idare etmekten çok siyaset yapmakla meşgul olan komutanlara şahitlik ediyoruz., Kaya'nın isyanla karışık yazdığı günlüklerinde.
Uzun süredir listemde olan bir kitaptı nihayet alıp okuyabildim birinci ağızdan Balkan Savaşı anlatılmış sürükleyici insanı hiç sıkmıyor siyasi çekişmelerden dolayı Balkanlar’ı nasıl kaybettiğimizin güzel bir anlatımı.
Öncelikle Ziya Şakir’in anılarından yazılan tamamen yaşanmış bir zamanın yazılarak ölümsüzleştirildiği bir eser. Kıtadaki askerin komutanına bakışı, sivillerin askere bakışı, sivillerin ve askerin merkezi yönetime bakışı ayrıntılı bir şekilde betimlenmiş. Çok etkileyici bir kitap.
Açlık, sefaletin ne duruma geldiği, koca imparatorluğun son günlerinde nasıl acze düştüğünü okudum ve çok üzüldüm.
Hele Bulgar trenlerinin Edirne’den el sallayarak geçmesi, hatta nöbetçi bir Osmanlı askerine ekmek atması içimi sızlattı. Bunun karşılığında İstanbuldan Edirneye hiç yardım gelmemesi çok acı.
Allah bu günleri bir daha yaşatmasın.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Ziya Şakir sade anlatım ve akıcı üslubuyla farklı bir roman armağan etmiş gerçekten. Balkan hezimetinin acı hikayeleriyle bezenmiş güzel bir kitap.
Uzun süredir listemde olan bir kitaptı nihayet alıp okuyabildim birinci ağızdan Balkan Savaşı anlatılmış sürükleyici insanı hiç sıkmıyor siyasi çekişmelerden dolayı Balkanlar’ı nasıl kaybettiğimizin güzel bir anlatımı.
okurken üzüleceğiniz duygulanacağınız bir kitap
Çok güzel bir kitap. İnsan okurken hem üzülüyor hem de gururlanıyor.
Öncelikle Ziya Şakir’in anılarından yazılan tamamen yaşanmış bir zamanın yazılarak ölümsüzleştirildiği bir eser. Kıtadaki askerin komutanına bakışı, sivillerin askere bakışı, sivillerin ve askerin merkezi yönetime bakışı ayrıntılı bir şekilde betimlenmiş. Çok etkileyici bir kitap.
Açlık, sefaletin ne duruma geldiği, koca imparatorluğun son günlerinde nasıl acze düştüğünü okudum ve çok üzüldüm.
Hele Bulgar trenlerinin Edirne’den el sallayarak geçmesi, hatta nöbetçi bir Osmanlı askerine ekmek atması içimi sızlattı. Bunun karşılığında İstanbuldan Edirneye hiç yardım gelmemesi çok acı.
Allah bu günleri bir daha yaşatmasın.