Hürrem bir kez güldü mü, Marmara’da deprem olurdu; bir kez gülmedi mi payitahtta yangın çıkardı… Mihrimah, sanki o depremleri dindirmek, o yangınları söndürmek için dünyaya gelmişti…“Mihri…” dedi Sinan gücü yettiğince; fakat usulca, “Mihri…”Mihri, sanki odanın dışında değil de Koca Mimar’ın yüreğinin içinde ondan bir ses beklermiş gibi hemen yatağın yanı başında bitti:“Buyurun efendim.”“Mihri, su…”Sinan, Pargalı’yı hatırladı hayal meyal. İbrahim Paşa, İskender Paşa’yı azil ve katlettirmiş; kaderin ipini eğirenlerin gönlü bu katle razı gelmemiş olacak ki, kendisi de en güvendiği sultanının emriyle infaz edilmiş; üstelik ömrünü adadığı Osmanlı hanedanına mensup bulunmayışıyla değersizleşen kanı sultanın haremi duvarlarına sıçramış, orada kurumuştu. “Eden buluyor,” diye geçirdi içinden Sinan; “Amma, bir şey etmemek ne mümkün? Olmak ve ölmek, oldurmak ve öldürmek bu kadar iç içeyken, bulacağını bile bile etmemek, ne mümkün?”Kimilerine ipekten, atlastan elbise, kimilerine kendi desteğiyle ulaşacağı bir mevkide olacağı kişiyi biçiyor, giydiriyordu. Onun biçtiği kaftanı giymeye rıza göstermeyenlere ise tek bir kumaşa sarınmayı hak görüyordu Hürrem: Kefen…Sinan’ın Mihrimah’ı bir solukta okunacak bir roman….
roman yazımında gerçek konular ele alınacaksa gerçeklerin gerektirdiği duygu verilmelidir. değilse roman olmaz kuru bir hikaye ve bir yığın gerçekle okur baş başa bırakılır. mimar sinanın yaşadığı dönem osmanlı ülkesi karış karış toprağıyla sanatıyla mimarisiyle zaferleriyle buram buram maneviyat kokar bir durumdayken, bu maneviyatı çok yüzeysel bile olamayacak şekilde vermemeye çalışan bir çalışma elbette ki başta söylediğim duygusuz hikaye kalıbına girmekten kurtulamayacaktır. kitap sağlamasını henüz yapmadığım bir yığın tarihi bilgi ile doldurulmuş, bir hikaye ile süslenmiş ancak maneviyattan yoksun bırakılmıştır. tarihi gerçeklere dayanan roman okumanın ana mantığı o dönemin ruh halini toplumsal yapısını anlamaksa eğer bu roman amacına uygun değildir. tarihi bilgi okumak istiyorsanız eğer bu kadar laf kalabalığına gerek yok.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Konu ve anlatım çok dağınık geldi, ben beğenmedim..
roman yazımında gerçek konular ele alınacaksa gerçeklerin gerektirdiği duygu verilmelidir. değilse roman olmaz kuru bir hikaye ve bir yığın gerçekle okur baş başa bırakılır. mimar sinanın yaşadığı dönem osmanlı ülkesi karış karış toprağıyla sanatıyla mimarisiyle zaferleriyle buram buram maneviyat kokar bir durumdayken, bu maneviyatı çok yüzeysel bile olamayacak şekilde vermemeye çalışan bir çalışma elbette ki başta söylediğim duygusuz hikaye kalıbına girmekten kurtulamayacaktır. kitap sağlamasını henüz yapmadığım bir yığın tarihi bilgi ile doldurulmuş, bir hikaye ile süslenmiş ancak maneviyattan yoksun bırakılmıştır. tarihi gerçeklere dayanan roman okumanın ana mantığı o dönemin ruh halini toplumsal yapısını anlamaksa eğer bu roman amacına uygun değildir. tarihi bilgi okumak istiyorsanız eğer bu kadar laf kalabalığına gerek yok.
Defalarca okuduğum güzel bir kitap
Kanuni doneminden kucuk bir kesit sunulmus fena degil
Anneme hediye aldığım bir kitap.Çok severek okudu. Baskı kalitesi güzel tavsiye ederim.