Tarihçilerimiz, bugüne kadar o hanı hep sakladılar; adını anmaktan özenle kaçındılar. Pek çok adı vardı: Esirciler Hanı, Esir Hanı, Esir Pazarı, Avrat Pazarı, Kadın Pazarı…Devlet-i Âliyye'yi (Osmanlı Devleti) yönetenlerin; o yöneticilere eş olanların çok büyük bölümü de insanların bir at, bir inek gibi pazarlandığı o insan pazarından satın alınıyordu.Sultan III. Selim'in, Yeniçeri ordusunu lağvedip Nizam-ı Cedid'i kurmaya çalıştığı; eski-yeni çatışmasının şiddetlendiği bir süreçte işte bu pazara, Laz esirciler Gürcistan'dan bir kız getirirler. Selim Han'a karşı büyük bir ayaklanma yavaş yavaş başkaldırırken, Osmanlı toprakları için için kaynarken; kuloğlu Bektaş bu Gürcü kıza âşık olur.Şimdi hep birlikte 220 sene öncesi İstanbul'unun sokaklarına girebilir, Miskinler Tekkesi'nde cüzamlıları görebilir; Baba Cafer Zindanı'nda gezinebilir; civelekleri, şıkırdımları, çengileri izleyebilir; entrikalara parmak ısırabiliriz.Harem-i Hümayun'dan başlayıp Saray-ı Hümayun'dan (Top Kapısı Sarayı) yola çıkarak…Tarihsel gerçeklere uygun ve trajik öyküler eşliğinde, Esirciler Hanı'nda; bir Gürcü cariye ile kuloğlu Bektaş'ın öyküsü… Geçmişimizin bir filmi gibi…
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
2 parça seriden oluşan kitabın ilk romanı dili biraz fazla ağdalı geldi bana ama okuna bilir nitelikte tarihi roman.
inanmakta zorluk çekiyorsunuz. çok sıra dışı bilgiler var. ön yargısız okunmalı
Akıcı bir dille yazılmış dönem kitabı. Tavsiye ederim.
Osmanlı’nın veya o çağın farklı yönleri.
ne zorluklarda olsada aşkın dili ırkı milletinin olmadığını, aşk için yapılacak ne çok şey olduğunu anlatan güzel bir eseer tavsiye ederim