Tutunamayanlar, Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biridir. Berna Moran, Oğuz Atay'ın bu ilk romanını "hem söyledikleri hem de söyleyiş biçimiyle bir başkaldırı" olarak niteler. Moran'a göre "Oğuz Atay'ın mizah gücü ve duyarlığı ve kullandığı teknik incelikler, Tutunamayanlar'ı büyük bir yeteneğin ürünü yapmış, eserdeki bu yetkinlik Türk romanını çağdaş roman anlayışıyla aynı hizaya getirmiş ve ona çok şey kazandırmıştır. "Küçük burjuva dünyasını ve değerlerini zekice alaya alan Atay, "saldırısı tutunanların anlamayacağı, rededeceği türden bir romanla yazar."
“Tutunamayanlar” Türk edebiyatının ilk post-modern romanı olarak nitelendirilir. 1970 TRT Roman Ödülü’nü kazanmıştır. Çoğu yazar ve eleştirmene göre Türk edebiyatının dönüm noktası olarak kabul edilir. Kitapla ilgili söylenmiş sözler içerisinde en çok hoşuma giden Berna Moran’ın “hem söyledikleri hem de söyleyiş biçimiyle bir başkaldırı” sözü olmuştur.
“Tutunamayanlar” Oğuz Atay’ın ilk romanıdır. Otobiyografik özellikler taşıdığı söylenir. “Tutunamayanlar” romanını ithaf ettiklerinden biri olan Sevin Hanım, diğeri Ural Beydir. Ural Bey intihar eden bir arkadaşıdır ve Oğuz Atay’la yapılan bir röportajda; “Selim Işık kimdir?” sorusuna; “İntihar eden bir arkadaşım, Ural var (…). Belki ben varım. Adlarını yazmanın sakıncalı olacağı birkaç arkadaşım var.” diyerek cevap vermiştir. Yazarın karakterlerine çoğu zaman etrafındaki insanlar ilham vermiştir.
“Tutunamayanlar” için üç grup okuyucu olduğu söylenir. İlk grupta kitabı duyan ama hiç okumayanlar; ikinci grupta kitaba başlayan ama bitiremeyenler ve üçüncü grupta kitabı okuyup bitirenler yer alır. Ben kitabı iki kez okuyan bir okur olarak üçüncü grupta yer alanlardanım. Kitabın hem kalınlığından hem de kulaktan dolma “okunması çok zor, anlaşılmaz, yazar aklına gelenleri yazarak kitap çıkarmış” benzeri yanlış bilgilerden ötürü çoğu insan ya kitaba hiç başlamak istemiyor ya da başlarda kitabı anlamayacağını düşünerek yarım bırakıyor. Tabii ki okunuşunun kolay olduğunu iddia etmiyorum. Özellikle noktalama işaretlerinin olmadığı bir bölüm var ki ilk bakışta “Ben ne yapacağım?” diyebiliyorsunuz. Ancak biraz okumaya başladıkça noktalamalar olmadan akıcı bir şekilde ilerleyebiliyorsunuz. Biraz sabrederek kitabı okumaya devam ederseniz, bitirdikten sonra hissedeceğiniz doyum duygusu çok yüksek olacaktır.
“Tutunamayanlar” günümüzde çok popüler bir romandır. Çoğu dizide, filmde, duvar yazılarında, sosyal medyada “Tutunamayanlar”a ve Oğuz Atay’ın diğer kitaplarına atıfta bulunulur. Kitabı okuyan insanlar bu sahnelere, paylaşımlara denk geldiklerinde ayrı bir mutluluk ve kitabı yeniden okumaya karşı bir özlem hisseder.
Son olarak kitabı okurken en etkilendiğim, en beğendiğim alıntılarımdan birkaçını paylaşarak yazımı sonlandırmak istiyorum.
“Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim” dedi: Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: “Seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda…” (s.113)
“Ben iç dünyama dönüyorum. Orada hayal kırıklığına yer yok.” (s.425)
“Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi.”(s.460)
“…beni bir gün unutacaksan bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma derdi boş yere mağaramdan çıkarma beni alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna tedirgin etme beni bu sefer geride bir şey bırakmadım tasımı tarağımı topladım geldim…” (s.473)
Kitabı bitirmem hayli zaman aldı. Ki zaten öyle bir çırpıda bitirilecek çerezlikte olan kitaplardan değil. Tarzı sevin veya sevmeyin, ama okumaya zorlayın kendinizi
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
“Tutunamayanlar” Türk edebiyatının ilk post-modern romanı olarak nitelendirilir. 1970 TRT Roman Ödülü’nü kazanmıştır. Çoğu yazar ve eleştirmene göre Türk edebiyatının dönüm noktası olarak kabul edilir. Kitapla ilgili söylenmiş sözler içerisinde en çok hoşuma giden Berna Moran’ın “hem söyledikleri hem de söyleyiş biçimiyle bir başkaldırı” sözü olmuştur.
“Tutunamayanlar” Oğuz Atay’ın ilk romanıdır. Otobiyografik özellikler taşıdığı söylenir. “Tutunamayanlar” romanını ithaf ettiklerinden biri olan Sevin Hanım, diğeri Ural Beydir. Ural Bey intihar eden bir arkadaşıdır ve Oğuz Atay’la yapılan bir röportajda; “Selim Işık kimdir?” sorusuna; “İntihar eden bir arkadaşım, Ural var (…). Belki ben varım. Adlarını yazmanın sakıncalı olacağı birkaç arkadaşım var.” diyerek cevap vermiştir. Yazarın karakterlerine çoğu zaman etrafındaki insanlar ilham vermiştir.
“Tutunamayanlar” için üç grup okuyucu olduğu söylenir. İlk grupta kitabı duyan ama hiç okumayanlar; ikinci grupta kitaba başlayan ama bitiremeyenler ve üçüncü grupta kitabı okuyup bitirenler yer alır. Ben kitabı iki kez okuyan bir okur olarak üçüncü grupta yer alanlardanım. Kitabın hem kalınlığından hem de kulaktan dolma “okunması çok zor, anlaşılmaz, yazar aklına gelenleri yazarak kitap çıkarmış” benzeri yanlış bilgilerden ötürü çoğu insan ya kitaba hiç başlamak istemiyor ya da başlarda kitabı anlamayacağını düşünerek yarım bırakıyor. Tabii ki okunuşunun kolay olduğunu iddia etmiyorum. Özellikle noktalama işaretlerinin olmadığı bir bölüm var ki ilk bakışta “Ben ne yapacağım?” diyebiliyorsunuz. Ancak biraz okumaya başladıkça noktalamalar olmadan akıcı bir şekilde ilerleyebiliyorsunuz. Biraz sabrederek kitabı okumaya devam ederseniz, bitirdikten sonra hissedeceğiniz doyum duygusu çok yüksek olacaktır.
“Tutunamayanlar” günümüzde çok popüler bir romandır. Çoğu dizide, filmde, duvar yazılarında, sosyal medyada “Tutunamayanlar”a ve Oğuz Atay’ın diğer kitaplarına atıfta bulunulur. Kitabı okuyan insanlar bu sahnelere, paylaşımlara denk geldiklerinde ayrı bir mutluluk ve kitabı yeniden okumaya karşı bir özlem hisseder.
Son olarak kitabı okurken en etkilendiğim, en beğendiğim alıntılarımdan birkaçını paylaşarak yazımı sonlandırmak istiyorum.
“Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim” dedi: Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: “Seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda…” (s.113)
“Ben iç dünyama dönüyorum. Orada hayal kırıklığına yer yok.” (s.425)
“Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi.”(s.460)
“…beni bir gün unutacaksan bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma derdi boş yere mağaramdan çıkarma beni alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna tedirgin etme beni bu sefer geride bir şey bırakmadım tasımı tarağımı topladım geldim…” (s.473)
Bir Oğuz Atay efsanesi… Fazla söze gerek yok
Kitabı bitirmem hayli zaman aldı. Ki zaten öyle bir çırpıda bitirilecek çerezlikte olan kitaplardan değil. Tarzı sevin veya sevmeyin, ama okumaya zorlayın kendinizi
olmazsa olmaz,okunmalı
muazzam bir kitap. Türk edebiyatın efsaneleri arasında ve değeri bilinmeyen bir kitap