Elinizdeki kitap, bir anı-romandır. İzmir'in kurtuluşunu yaşayanların ağzından yansıtan ve tarihe ışıldak tutan bir roman bu. Bu romanda, karanlıklardan aydınlığa kavuşan bir kuşağın acılı, hüzünlü, ama o denli övünç dolu öyküsü birinci ağızdan anlatılıyor. Bu kitabın yazarı; gördüklerinden, düşündüklerinden, düşlemlerinden kendisine hiçbir şey saklamıyor, her şeyi okuruyla paylaşıyor. Mutlaka okunmalı ve okutturulmalı.
Kitap yazarın teyzesinin ve akrabalarının anlattıklarından derlenmiş bir anı roman.İki bölümden oluşuyor;dinlediklerim ve yaşadıklarım.İlk bölüm İzmir’e işgal kuvvetlerinin girdiği gün başlıyor ve izmir’in düşman işgalinden kurtuluşuna kadar devam ediyor.Yaşanılan olaylar ve duyulan hisler okadar samimi bir dille yazılmışki (özellikle işgal kuvvetlerinin İzmir’e giriş günleri ) o karanlık günler artık çok gerilerde kalmış olmasına rağmen okurken sanki yaşıyorsunuz.İkinci bölümde ise yazar kendi yaşadıklarını anlatıyor,dolayısı ile detaylı olmasada o günlerin Türkiyesinde kısa bir gezinti yapıyorsunuz.Tek eksik kurtuluş gününden yeterince söz edilmiyor.İsterdimki o müthiş gün uzun uzun anlatılsın.Ama yinede mükemmel bir kitap.Ümit ederim kitap yeniden yayınlanır ve okuyamamış olan kitap severler bu güzel anı romanı okuma fırsatını bulur.
Ferzan Gürel, kitabın girişinde, teyzesi Hüsnet Ulusoy’dan dinlediği anıları romanlaştırdığını söylüyor. Zaten, anlattığı olaylar sırasında onun henüz 2-3 yaşında bir çocuk olduğunu bilmemiz, metinde geniş yer tutan işgal yıllarının kendi anıları olmadığını anlamamız için yeterli. Ancak, kendi ailesine dair teyzesinin hatıratında yer alması pek mümkün olmayan bir ideolojik bakıştan sıyrılamamış olması, bu metnin tarih araştırmacıları açısından bir belgeye dönüşmesini de olanaksız kılıyor. Oldukça subjektif bir roman olmuş “İzmir’in İşgalinden Kurtuluşa”.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Kitap yazarın teyzesinin ve akrabalarının anlattıklarından derlenmiş bir anı roman.İki bölümden oluşuyor;dinlediklerim ve yaşadıklarım.İlk bölüm İzmir’e işgal kuvvetlerinin girdiği gün başlıyor ve izmir’in düşman işgalinden kurtuluşuna kadar devam ediyor.Yaşanılan olaylar ve duyulan hisler okadar samimi bir dille yazılmışki (özellikle işgal kuvvetlerinin İzmir’e giriş günleri ) o karanlık günler artık çok gerilerde kalmış olmasına rağmen okurken sanki yaşıyorsunuz.İkinci bölümde ise yazar kendi yaşadıklarını anlatıyor,dolayısı ile detaylı olmasada o günlerin Türkiyesinde kısa bir gezinti yapıyorsunuz.Tek eksik kurtuluş gününden yeterince söz edilmiyor.İsterdimki o müthiş gün uzun uzun anlatılsın.Ama yinede mükemmel bir kitap.Ümit ederim kitap yeniden yayınlanır ve okuyamamış olan kitap severler bu güzel anı romanı okuma fırsatını bulur.
Ferzan Gürel, kitabın girişinde, teyzesi Hüsnet Ulusoy’dan dinlediği anıları romanlaştırdığını söylüyor. Zaten, anlattığı olaylar sırasında onun henüz 2-3 yaşında bir çocuk olduğunu bilmemiz, metinde geniş yer tutan işgal yıllarının kendi anıları olmadığını anlamamız için yeterli. Ancak, kendi ailesine dair teyzesinin hatıratında yer alması pek mümkün olmayan bir ideolojik bakıştan sıyrılamamış olması, bu metnin tarih araştırmacıları açısından bir belgeye dönüşmesini de olanaksız kılıyor. Oldukça subjektif bir roman olmuş “İzmir’in İşgalinden Kurtuluşa”.