Çağımızın kimlik sorunu, kişi, grup ve toplulukların resmi-ulusal (milli) ve tarihi-kültürel kimliklerinde ortaya çıkıyor. Yani insanları ayırdığımızda değil de birleştirmeye çalıştığımızda... Hatta, sorunu ilk kez tanımlayanlardan Eliade'a (1971) göre, 'Köklere duyulan özlem' ya da çağdaş kimlik arayışı, 'resmi-ulusal tarih ile evrensel tarih arasındaki uyuşmazlıktan kaynaklanıyor.' Üyesi olduğu toplum, vatandaşı olduğu devlet, kişiden yalnız yasalara uymasını, ülke çıkarlarına hizmet etmesini istemekle yetinmiyor; ülkenin resmi tarihine, ülküsüne, mitoslarına inanmasını, resmi kimliğini üniforma gibi, övünçle, inançla ve sorgu sualsiz taşımasını bekliyor.: Bu beklentiye uymayanları, çalışma, seyahat ve sosyal güvenlik haklarından hatta pasaport gibi resmi vatandaşlık kimliğinden yoksun bırakabiliyor. Bireyler de, sonuç olarak, kimlik seçme özgürlüklerini başka kişilere, zümrelere, kurumlara, devlet gücüne karşı savunmak zorunda kalabiliyor.
Yazarın Türk Kimliği’ne farklı bir boyuttan yaklaştığı muhakkak; ancak pek de bağanmadiğim üslubu, ecdad’ı eleştirmekten öte, adeta karalamış. Ayrıca, yerli tarihçileri pek duygusal, yabancıları ise otorite kabul etmiş. Dolayısıyla çok boyutlu bir bakış açısı geliştirememiş. Şahsen, okurken mideme ağrılar girdi. Türk kültürü, Türk kimliği ancak bu kadak “kimliksiz” bir bakış açısıyla anlatılabilir.
Türk kültürünün kökenlerini arayan bu çalışma gerçekten de her Türk’ün okuması gereken bir yapıt.Gerek anlatımdaki nesnelliğiyle ve akıcılığıyla gerekse de farklı bakış açış açısıyla kütüphanelerde bulunması gereken bir eser. Kitaptaki bence en ilginç kısım Osmanlı’nın F.S.Mehmet zamanında devlet yönetim yoluyla ilgili verdiği karar:”Gazali mi yoksa İbn Haldun yolunda mı gideceğiz”. Bunun dışında Türklerinj arasındaki mezhep farklılıklarının göçebe-yerelşik karşıtlığıyla açıklanması da ilginç.
Kaynakça bakımından oldukça içerikli bir eser.Türklerden önce Anadolu’nun sosyolojik yapısı açısından da bize bilgiler verilmesi eseri değerlendirmektedir.Biraz Osmanlı biraz Roma ve biraz da Dünya gözünde Türk imajından bahsetmesi eserin değerini artırmış.Herkesin okumasın fayda var diye düşünüyorum.
Dünyanın bizi yeterince tanımadığı veya yanlış tanıdığından şikayet ederken bizim kendimizi ne kadar tanıdığımızı da sorgulamalıyız. Binlerce yıllık Türk Kimliğini yanlışlıklarıyla, haritalar, alıntılar, karikatürler, resimlerle bize anlatan çok güzel bir eser hazırlanmış. Zaman zaman tebessüm ettirmeyi de ihmal etmiyor. Yazarın kültür üzerine yıllar süren birikimini de ortaya koyuyor. Her Türk’ün mutlaka okuması gerekir.
Türk tarihine tarafsız, sosyolojik bir pencereden bakılmış, atalarımızın öyküsünü Orta Asya’dan bugüne sistematik bir biçimde ele almış bir kitap… İçinde yanlış tespitler de yok değil, örneğin yazar; heyecanla; “celallanmek” deyiminin celali isyanlarından yadigar kaldığını söylemiş. Oysa Arapça’da celal zaten öfke demek… Buna benzer bazı tespit hataları olsa da; Türk tarihini bu kadar sistematik ve tarafsız ele alan başka bir kitap görmedim. Kitabı okuduktan sonra tarihsel olayları ele alış şeklim ve bakış açım çok değişti.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Yazarın Türk Kimliği’ne farklı bir boyuttan yaklaştığı muhakkak; ancak pek de bağanmadiğim üslubu, ecdad’ı eleştirmekten öte, adeta karalamış. Ayrıca, yerli tarihçileri pek duygusal, yabancıları ise otorite kabul etmiş. Dolayısıyla çok boyutlu bir bakış açısı geliştirememiş. Şahsen, okurken mideme ağrılar girdi. Türk kültürü, Türk kimliği ancak bu kadak “kimliksiz” bir bakış açısıyla anlatılabilir.
Türk kültürünün kökenlerini arayan bu çalışma gerçekten de her Türk’ün okuması gereken bir yapıt.Gerek anlatımdaki nesnelliğiyle ve akıcılığıyla gerekse de farklı bakış açış açısıyla kütüphanelerde bulunması gereken bir eser. Kitaptaki bence en ilginç kısım Osmanlı’nın F.S.Mehmet zamanında devlet yönetim yoluyla ilgili verdiği karar:”Gazali mi yoksa İbn Haldun yolunda mı gideceğiz”. Bunun dışında Türklerinj arasındaki mezhep farklılıklarının göçebe-yerelşik karşıtlığıyla açıklanması da ilginç.
Kaynakça bakımından oldukça içerikli bir eser.Türklerden önce Anadolu’nun sosyolojik yapısı açısından da bize bilgiler verilmesi eseri değerlendirmektedir.Biraz Osmanlı biraz Roma ve biraz da Dünya gözünde Türk imajından bahsetmesi eserin değerini artırmış.Herkesin okumasın fayda var diye düşünüyorum.
Dünyanın bizi yeterince tanımadığı veya yanlış tanıdığından şikayet ederken bizim kendimizi ne kadar tanıdığımızı da sorgulamalıyız. Binlerce yıllık Türk Kimliğini yanlışlıklarıyla, haritalar, alıntılar, karikatürler, resimlerle bize anlatan çok güzel bir eser hazırlanmış. Zaman zaman tebessüm ettirmeyi de ihmal etmiyor. Yazarın kültür üzerine yıllar süren birikimini de ortaya koyuyor. Her Türk’ün mutlaka okuması gerekir.
Türk tarihine tarafsız, sosyolojik bir pencereden bakılmış, atalarımızın öyküsünü Orta Asya’dan bugüne sistematik bir biçimde ele almış bir kitap… İçinde yanlış tespitler de yok değil, örneğin yazar; heyecanla; “celallanmek” deyiminin celali isyanlarından yadigar kaldığını söylemiş. Oysa Arapça’da celal zaten öfke demek… Buna benzer bazı tespit hataları olsa da; Türk tarihini bu kadar sistematik ve tarafsız ele alan başka bir kitap görmedim. Kitabı okuduktan sonra tarihsel olayları ele alış şeklim ve bakış açım çok değişti.