"İdadi okullarına girenler seçkin sınıf oluyorlar, tüccar, esnaf, sanatkar ve çiftçi olmaya tenezzül etmiyorlar. Ne kadar beyinsizlik!..Bizde, hatta büyüklerimizde ve hatta rastladığım büyük maarif memurlarımızda pek aşağı bir ruh hali ve mantık var: "Esnaflar, tüccarlar, sanatkarlar, çiftçiler hep okuma-yazma bilmeyenlerden veya okuyamayan ve yazamayanlardan seçilsin." Ne kadar büyük körlük, ne acı bir endişe! Efendim; tüccar, esnaf, ziraatçı, kendini bilmez, ilerlemeleri gelişmeleri takip etmez, dünyayı tanımazsa söyleyiniz biz, okuyan, bilen, anlayan milletlerin ekonomik yönden esiri olmaz mıyız?
Bu konuda hükümette de suç var. Gençleri çalışma ve girişime yölendirmek için elinde araç çok. Devlet kapısında memurluk dilenen gençleri, büyük memurlar, bakanlar uygun bir dil ile yol göstererek amacından vazgeçirmeli, ısrar edenleri kovmalıdır.
Yazarın düşünceleri bulunduğu dönem için çok ideal olabilir ancak şu dönemde artık anlamsız hatta bazı kısımları çok yanlış.Örneğin;okullarda silah kullanımı ile ilgili olan kısım ve herşeyden çok çiftçiliğe önem verilmesi gerektiğini belirten kısım.Yine de o dönem aydınlarının fikirlerini anlamak için ideal..
“İdadi okullarına girenler seçkin sınıf oluyorlar, tüccar, esnaf, sanatkar ve çiftçi olmaya tenezzül etmiyorlar. Ne kadar beyinsizlik!.. Bizde, hatta büyüklerimizde ve hatta rastladığım büyük maarif memurlarımızda pek aşağı bir ruh hali ve mantık var: Esnaflar, tüccarlar, sanatkarlar, çiftçiler hep okuma-yazma bilmeyenlerden veya okuyamayan yazamayanlardan seçilsin. Ne kadar büyük körlük, ne acı bir endişe! Efendim, tüccar, esnaf, ziraatçi, kendini bilmez, ilerlemeleri, gelişmeleri takip etmez, bilen, anlayan milletlerin ekonomik yönden esiri olmaz mıyız? Bu konuda hükümette de suç var. Gençleri, çalışma ve girişime yönlendirmek için elinde araç çok. Devlet kapısında memuriyet dilenen gençleri, büyük memurlar, bakanlar uygun bir dille yol göstererek amacından vazgeçirmeli, ısrar edenleri kovmalıdır.”
Ethem Nejat’ın “Türklük nedir ve Terbiye Yolları” adlı kitabını okuduğumda, Türkiye’ de milliyetçi görüş ile sosyalist görüşün aslında aynı kaynaktan çıktığı konusundaki düşüncem daha da pekişti. Ethem Nejat ve Trabzon açıklarındaki teknede yapılan suikastte birlikte öldükleri diğer arkadaşları Türkçülükle ve Türk Milliyetçiliği görüşü ile yoğrulmuşken, daha sonra yavaş yavaş sosyalist görüşe dönmeye başlamışlar ve Türkçülük görüşünde kalmakta ısrar eden diğer arkadaşları ve kendilerinden sonra gelenler arasında amansız bir rekabet başlamış. 1980’lere gelindiğinde ise düşman kardeşlerin rekabetinin daha da arttığını hepimiz biliyoruz. Kitabı okuyanların bu kökene dikkat çekmelerini tavsiye ederim.
Cumhuriyetin kuruluş yıllarında daha doğrusu Osmanlı’nın çöküş dönemi ve onu takiben Türk aydınının bir kısmının geldiği düşünce akımını gösteren ilginç bir kitap. Zaman zaman aynen olmasa da kitaptaki önerilerin bazıları uygulanmaya çalışılmış, uluslaşma süreci gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Bir dönemin anlayışnı incelemek için ideal
Kitap Yorumları - (4 Yorum)
Yazarın düşünceleri bulunduğu dönem için çok ideal olabilir ancak şu dönemde artık anlamsız hatta bazı kısımları çok yanlış.Örneğin;okullarda silah kullanımı ile ilgili olan kısım ve herşeyden çok çiftçiliğe önem verilmesi gerektiğini belirten kısım.Yine de o dönem aydınlarının fikirlerini anlamak için ideal..
“İdadi okullarına girenler seçkin sınıf oluyorlar, tüccar, esnaf, sanatkar ve çiftçi olmaya tenezzül etmiyorlar. Ne kadar beyinsizlik!.. Bizde, hatta büyüklerimizde ve hatta rastladığım büyük maarif memurlarımızda pek aşağı bir ruh hali ve mantık var: Esnaflar, tüccarlar, sanatkarlar, çiftçiler hep okuma-yazma bilmeyenlerden veya okuyamayan yazamayanlardan seçilsin. Ne kadar büyük körlük, ne acı bir endişe! Efendim, tüccar, esnaf, ziraatçi, kendini bilmez, ilerlemeleri, gelişmeleri takip etmez, bilen, anlayan milletlerin ekonomik yönden esiri olmaz mıyız? Bu konuda hükümette de suç var. Gençleri, çalışma ve girişime yönlendirmek için elinde araç çok. Devlet kapısında memuriyet dilenen gençleri, büyük memurlar, bakanlar uygun bir dille yol göstererek amacından vazgeçirmeli, ısrar edenleri kovmalıdır.”
Ethem Nejat’ın “Türklük nedir ve Terbiye Yolları” adlı kitabını okuduğumda, Türkiye’ de milliyetçi görüş ile sosyalist görüşün aslında aynı kaynaktan çıktığı konusundaki düşüncem daha da pekişti. Ethem Nejat ve Trabzon açıklarındaki teknede yapılan suikastte birlikte öldükleri diğer arkadaşları Türkçülükle ve Türk Milliyetçiliği görüşü ile yoğrulmuşken, daha sonra yavaş yavaş sosyalist görüşe dönmeye başlamışlar ve Türkçülük görüşünde kalmakta ısrar eden diğer arkadaşları ve kendilerinden sonra gelenler arasında amansız bir rekabet başlamış. 1980’lere gelindiğinde ise düşman kardeşlerin rekabetinin daha da arttığını hepimiz biliyoruz. Kitabı okuyanların bu kökene dikkat çekmelerini tavsiye ederim.
Cumhuriyetin kuruluş yıllarında daha doğrusu Osmanlı’nın çöküş dönemi ve onu takiben Türk aydınının bir kısmının geldiği düşünce akımını gösteren ilginç bir kitap. Zaman zaman aynen olmasa da kitaptaki önerilerin bazıları uygulanmaya çalışılmış, uluslaşma süreci gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Bir dönemin anlayışnı incelemek için ideal