İslâm siyaset düşüncesinde, her mezhebin imamet nazariyesinin aynı teorik temellerden ve öncüllerden hareket ederek teşekkül ettiğini ve geliştiğini söylemek pek doğru bir yaklaşım değildir. Mu’tezilî imamet düşüncesi determinolojisi, meşrulaştırma esasları- ekol mensuplarının içinde doğup geliştikleri sosyo-politik realiteler ve tarihsel tecrübeler çerçevesinde şekillenmiştir. Bununla birlikte, toplumların kendilerini meydana getiren bireylerden bağımsız “kolektif bellek” denilen hafızaları göz ardı edilmemelidir. Bu sebeple, araştırmamızda geniş entelektüel donanımı ve kaynak birikimi olan Mu’tezile ekolü içerisindeki jenerasyonları, dönemin zihniyet yapılarını ve hassasiyet noktalarını belirleme gayreti içinde olduk.
Aydınlı bu çalışmasında Mu‘tezilî düşünürlerin imamet ve hilafetle ilgili temel tartışmalarını belirlemektedir. Buna göre tartışmalar daha üstünü varken daha düşük düzeyde birisini imam (devlet yöneticisi) olarak kabul edip etmeme, dört halifenin durumu, imamın nasıl seçileceği, imamda bulunması gereken koşullar ve bir imamın nasıl görevden el çektirileceği gibi konulardır. Yazar bu eserinde belli başlı tüm Mu‘tezilî düşünürlerin bu sorunlar açısından yaklaşımını saptamaktadır. Bu düşünürlerin düşüncelerinin toplu olarak daha öncesinde bir eserde bulunmadığını dikkate aldığımızda onların görüşlerini sistematik olarak serdetmenin zorluğu anlaşılmaktadır. Yazar başarılı bir şekilde Mu‘tezilî düşünürlerin imamete dair yaklaşımlarını ortaya koymaktadır. Daha da önemlisi, Mu‘tezilî düşünürlerin söylemlerini dönemin iktidar ilişkileri çerçevesinde ele almakta, böylece söylem ile söylemin üretildiği tarihsel satıh arasındaki ilişkiyi çözümlemektedir.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
güzel bir eser mutezile düşüncesinin fikri alt yapısını öğrenmek isteyenler için güzel bir çalışma
Aydınlı bu çalışmasında Mu‘tezilî düşünürlerin imamet ve hilafetle ilgili temel tartışmalarını belirlemektedir. Buna göre tartışmalar daha üstünü varken daha düşük düzeyde birisini imam (devlet yöneticisi) olarak kabul edip etmeme, dört halifenin durumu, imamın nasıl seçileceği, imamda bulunması gereken koşullar ve bir imamın nasıl görevden el çektirileceği gibi konulardır. Yazar bu eserinde belli başlı tüm Mu‘tezilî düşünürlerin bu sorunlar açısından yaklaşımını saptamaktadır. Bu düşünürlerin düşüncelerinin toplu olarak daha öncesinde bir eserde bulunmadığını dikkate aldığımızda onların görüşlerini sistematik olarak serdetmenin zorluğu anlaşılmaktadır. Yazar başarılı bir şekilde Mu‘tezilî düşünürlerin imamete dair yaklaşımlarını ortaya koymaktadır. Daha da önemlisi, Mu‘tezilî düşünürlerin söylemlerini dönemin iktidar ilişkileri çerçevesinde ele almakta, böylece söylem ile söylemin üretildiği tarihsel satıh arasındaki ilişkiyi çözümlemektedir.