“Kötülerin uzun yaşaması ne fena,” dedi. “Kötüler için yani.” John Le Carré’nin Türkçeye ilk kez çevrilen romanı Cinayetin Parıltısı, okurları Güney İngiltere’deki küçük bir kasaba olan Dorset’e ve bölgenin seçkin yatılı okuluna götürüyor.Polisiye edebiyatın benzersiz karakteri George Smiley, Londra’da köşesine çekilmişken, Dorset’te işlenen cinayet üzerine gizem dolu bir serüvene atılıyor ve “kimse tarafından fark edilmeme duası” etmekten bir süreliğine vazgeçiyor. “Bir centilmen yaratmak, asırlar alan bir süreçtir” prensibine sıkı sıkıya bağlı bir okul… Öğretmenler, öğrenciler ve kasaba sakinlerini kuşatan tekinsiz atmosfer… Le Carré tutkunları, Cinayetin Parıltısı’nı tıpkı diğer Smiley romanları gibi –Soğuktan Gelen Casus, Köstebek, Ölüme Çağrı– ellerinden bırakamayacak. “Etkileyici, zekâ dolu, ironik, iğneleyici...” Daily Telegraph “Dickens ve Austen romanları gibi…” Financial Times
John Lee bu polisiye de kendi ülkesi üzerinden aslında dünyada pek çok ülkede uygulanan topal eğitim sistemini sert bir dille eleştirerek hem aileler hem de eğitimciler tarafından tekrar sorgulanması gerekliliğini göstermek istemiş. Başlarda durağan giden olaylar bir noktadan sonra hız kazanarak çözüme ulaşıyor. Keyifli bir polisiye roman.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Bir solukta okuduğumu yazmak isterdim ama benim için çıtanın altında kaldı. Dil akıcı değil. Olaylara kendinizi kaptıramıyorsunuz. Okumasam da olurdu.
John Lee bu polisiye de kendi ülkesi üzerinden aslında dünyada pek çok ülkede uygulanan topal eğitim sistemini sert bir dille eleştirerek hem aileler hem de eğitimciler tarafından tekrar sorgulanması gerekliliğini göstermek istemiş. Başlarda durağan giden olaylar bir noktadan sonra hız kazanarak çözüme ulaşıyor. Keyifli bir polisiye roman.
Merakla severek okunan bir kitap
Keyifle bir solukta okunan bir roman.
Ortalamanın altında bir kitaptı. Yazarın güzel eserleri var, onlara yönelip bu kitabıyla zaman kaybetmeyin derim.