Yüz binlerce hapishane, milyonlarca hücre... Evler, mutfaklar, yatak odaları, hastaneler, dershaneler ve batakhaneler... Bir yanda Kahire'nin dar sokaklarında ürkek tavşanlar gibi yürüyen, öbür yanda geniş kalçalarıyla aynı şehrin ünlü göbek dansını icra eden mahkumlar... Sabahın, öğlenin, gecenin mahkumları... Hepsi de aşılmaz, çıkılmaz, kaçılmaz görünen zindanlar ve hepsi de özellikle kadınlar için. Peki, hangi kadın, kilitleri asırlık geleneklerle taşlaşmış bu zindandan kaçabilir? Hangi kadın böyle bir bedeli göze alabilir? Hangi kadın bütün bir toplumu karşısına alacak özgürlük tutkusuna sahip olabilir? Arap dünyasında, ezici baskıya rağmen özgürlük ateşiyle yanan kadınlar geçmişte de vardı, şimdi de var, gelecekte de var olacak. İşte Neval el-Saddavi, Kahire, Saçlarımı Geri Ver adını taşıyan romanında bu kadınlardan birini anlatıyor. Onun kahramanı, on yaşında görücüye gösterilen, üzerindeki tonlarca baskıya rağmen annesine, babasına, çevresine ve bütün bir erkek toplumuna direnerek tıp okuyan, doktorluğun yanı sıra kimliğini bulmak için de kıyasıya mücadeleye girişen bir kadın. Herhalde her kadının içindeki isyan çığlığını en güzel kelimeleriyle, hayatıyla ortaya koyan bir kadın...
Tüm zor koşullara rağmen aklını, yüeğini, iradesini korumaya çalışan bir kadının hikayesi…Geleneklerin, doğunun, bizim hikayemiz. Saadavi de aynı kitaptaki karakter gibi savunduğu bu çizgi uğruna bir çok bedel ödemiş ama vazgeçmemiş bir kadın, bu kitabını mutlaka okuyun…
kadın karakter çok güçlü. Bütün bir ülkeye kafa tutan bir kadın. Şeriatın islamın yaşandığı bir ülkede kadın olmanın zor olduğunu anlatıyor. Bu hayatın içinde bir de kadın ve doktor olmak. Ya özgürlük. hem kadın olup hem de bütün kurallara boyun eğmeyen doktor olmak.
İslam ülkelerindeki kadınların çektiklerini bir kadının gözünden okumak, üçüncü ağızlardan duymaktan daha etkili. Kitabın bazı bölümlerinin çıkarıldığını -ve ne yazık ki yazarın bu bölümleri kaybettiğinden tekrar basılamadığını- düşününce, baskı daha da ortaya çıkıyor zaten. Bunlar gerçekten olanlar, bazı yerlerde hala da oluyorlar. Kadına yapılan muamele, küçümsenecek gibi değil. Kitaptaki kadın doktorun bu uğurda verdiği mücadeleler gerçekten takdire değer. Böyle cesur kadınlar olmasa idi, kadınlar şu anda sahip oldukları haklarına sahip olabilirler miydi acaba?
“fraus latet in generalibus” yani genellemeden hata doğar.bu kitap için söylenebilecek yegane söz.münferit bir durumu bütün erkeklere (düşman olma anlamında) mal etmiş.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Feminist psikiyatrist bir yazar, bu eser onun edebi kariyerinin başında yazdığı bir eser. Özellikle tavsiye ederim, seveceksiniz.
Tüm zor koşullara rağmen aklını, yüeğini, iradesini korumaya çalışan bir kadının hikayesi…Geleneklerin, doğunun, bizim hikayemiz. Saadavi de aynı kitaptaki karakter gibi savunduğu bu çizgi uğruna bir çok bedel ödemiş ama vazgeçmemiş bir kadın, bu kitabını mutlaka okuyun…
kadın karakter çok güçlü. Bütün bir ülkeye kafa tutan bir kadın. Şeriatın islamın yaşandığı bir ülkede kadın olmanın zor olduğunu anlatıyor. Bu hayatın içinde bir de kadın ve doktor olmak. Ya özgürlük. hem kadın olup hem de bütün kurallara boyun eğmeyen doktor olmak.
İslam ülkelerindeki kadınların çektiklerini bir kadının gözünden okumak, üçüncü ağızlardan duymaktan daha etkili. Kitabın bazı bölümlerinin çıkarıldığını -ve ne yazık ki yazarın bu bölümleri kaybettiğinden tekrar basılamadığını- düşününce, baskı daha da ortaya çıkıyor zaten. Bunlar gerçekten olanlar, bazı yerlerde hala da oluyorlar. Kadına yapılan muamele, küçümsenecek gibi değil. Kitaptaki kadın doktorun bu uğurda verdiği mücadeleler gerçekten takdire değer. Böyle cesur kadınlar olmasa idi, kadınlar şu anda sahip oldukları haklarına sahip olabilirler miydi acaba?
“fraus latet in generalibus” yani genellemeden hata doğar.bu kitap için söylenebilecek yegane söz.münferit bir durumu bütün erkeklere (düşman olma anlamında) mal etmiş.