“Sabaha karşı Fetvane Sokak’ta çöpçüler genç bir kadın cesedi bulduğunda şehrin doğusundan başlayan beyazlık daha buraları aydınlatmamış, sokağın kedileri henüz uyanmamıştı. Köpekler de kapı içlerinde kıvrılmış, uyuyorlardı. Fırınlardan taze ekmek kokusu yükseliyorsa da bu ekmekler bakkallara daha varmamıştı.” Cinayetle açılan perde, Nusret Çakmak’ın yeni serüveni, bıraktığı yerden. Yerli polisiyenin tütünlü sesi, mağlup ve öfkeli. O Sızı Hep Yoklar, Bandırma’da, Çanakkale’de geziniyor, karanlık sokakları, merhameti, nedameti, eski defterleri, büyük paraları, küçük hesapları kurcalıyor. İlyas Barut, ağır akan bir nehir gibi taşrayı, alaturkayı, suç ve cezayı anlatıyor. “Geçmiş, belli belirsiz hatırladığımız, bazen kafamıza göre tamamladığımız bir rüya galiba.”
Serinin 2. kitabı olan yerli polisiye eseri ilk eserdeki gibi akıcı dilini korumuş. Olay örgüsü polisiye edebiyat için gayet yeterli. Yerli polisiye eserlerini polisiye edebiyat tutkunlarının desteklemesi gerektiğinin düşüncesindeyim.
Kitap Yorumları - (4 Yorum)
Görünce direk aldım ilk eseri de okumuştum başarılı..
Serinin 2. kitabı olan yerli polisiye eseri ilk eserdeki gibi akıcı dilini korumuş. Olay örgüsü polisiye edebiyat için gayet yeterli. Yerli polisiye eserlerini polisiye edebiyat tutkunlarının desteklemesi gerektiğinin düşüncesindeyim.
Bu kitabı ayraç kullanmadan okuyacaksınız
Harika bir roman.Kesinlikle tavsiye edilir.