Türkiye'nin çağdaşlaması devlet eliyle başladı ve sürdürüldü. İki yüz yıllık bu süreci aynı zihniyetle sürdürmeye olanak yok. Çünkü bu zihniyet artık iflas etmiş durumda. Eğer ülke çağdaşlaşmasını sürdürmek istiyorsa bunun yolu Avrupa'dan, Avrupalılaşmadan geçiyor. Tarihî ve coğrafî nedenlerden bu ülkenin pek başka seçeneği yok. Bugünkü kavga, bu yolu tıkayanlarla açmaya çalışanlar arasında. Türkiye'deki kavganın en önemli aktörlerinden biri Avrupa'nn kendisi. Kurulacak yeni ortaklık, Türkiye bu sayede hem dünya hem de kendisiyle barışacak. Batı'ya gittikçe, özündeki Doğu'nun hakkını verecek.Türkiye'nin Avrupalı olmaya ihtiyacı varsa, Avrupa'nın da kemale erebilmesi için bu "farklı"yı, "öteki"yi kabullenebilmesi gerekiyor. 21. yüzyıldan dünya gücü olmaya aday Avrupa Birliği, bunu bu suretle başarabilecek.
Aktar, Helsinki’de adaylık kesinleşirse ne yapmamız gerekecek ? sorusuyla kitabına başlıyor. AB adaylığı için verilen çabaları ve yetersizliklere gönderme yapıyor. Özellikle “söyleşiler” kısmında “Resmi Türkiye AB’yi istemiyor” ve Max van der Stoel’le yapılan söyleşilerin ilginizi çekeceği kanaatindeyim. Meraklıların dikkatine.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Türkiye’deki kavganın en önemli aktörlerinden biri Avrupa’nn kendisi.
Aktar, Helsinki’de adaylık kesinleşirse ne yapmamız gerekecek ? sorusuyla kitabına başlıyor. AB adaylığı için verilen çabaları ve yetersizliklere gönderme yapıyor. Özellikle “söyleşiler” kısmında “Resmi Türkiye AB’yi istemiyor” ve Max van der Stoel’le yapılan söyleşilerin ilginizi çekeceği kanaatindeyim. Meraklıların dikkatine.