Türklere göre, Kati Hirşel iyi Türkçe konuşan bir yabancı. Bir Alman. Oysa, “Ben İstanbulluyum,” diyor o. “Dünyada kendimi ait hissettiğim tek yer İstanbul.” Kati’nin Kuledibi’nde polisiye roman sattığı bir ‘Kitapçı Dükkânı’, Cihangir’de bir evi, İstanbul’un çeşitli semtlerine dağılmış arkadaşları ve Peugeot marka eski bir otomobili var. İstanbul’daki bütün cazip erkeklerin ya evli, ya da eşcinsel olduğuna inanmakla birlikte, gene de Allah’tan umudu kesmiyor. Doğru erkeği bulana kadar maceraya açık.Kati Hirşel erkeklerle uğraşırken kendini vahşi bir cinayetin ortasında buluyor. “Haremde 1001 Gece” adlı filmi çekmek üzere İstanbul’a gelen Alman yönetmen Kurt Müller, otel odasında ölü bulunuyor... Kati’nin eski arkadaşı, filmin başrol oyuncusu Petra’nın cinayetteki rolü ne? Magazin basınının vazgeçilmez ve renkli siması manken Ayla Özdal’ın bu işle bir bağlantısı var mı? Eski mafya babası, şimdinin prodüktörü Mesut Mumcu’nun cinayetle ilgisi ne? Polis örgütü içinde bir çekişme mi var? Cinayet masası komiseri Batuhan’ın ayağını kim kaydırmak istiyor? Kati, bu soruların yanıtını bulmak için cazibesini ve polisiye roman okuma alışkanlığının getirdiği analitik düşünme yeteneğini kullanıyor. Elinizdeki kitap hem bir polisiye, hem de bir ilk roman: “Katil kim?” sorusuyla okuyucuyu sonuna kadar sürüklemeyi başaran, aynı zamanda Türkiye toplumuna yönelik acımasız eleştiriler yönelten bir roman...
‘Kitapçı Dükkanı’, tadı ve heyecanıyla değme polisiyelere taş çıkartacak kadar usta bir kurguya sahip. ‘Katil kim?’ sorusu, yerinde atılmış düğümler ile neredeyse romanın sonuna kadar yanıt bulmuyor. Ancak, bence romanı başarılı kılan unsurların başında, cinayet örgüsünün hemen yanıbaşında duran, toplumsal eleştiri yer almakta. Türkiye’de yaşayan bir Alman’ın gözünden seyredilen İstanbul’da, toplumsal sınıfların yaşam biçimi, içinde bulunduğumuz günlerde sosyal ve ekonomik koşullar, açık bir biçimde anlatılırken, diğer yandan tüm bu ayrıntılar birer mizah unsuru olarak ele alınmış ve çok zekice hicvedilmiş.
Kati’nin polisiye macerasından çok, bir kadın olarak, üstelik bir Alman kadın olarak İstanbul’daki yaşamı ilgimi çekti.İstanbul’un sokakları, trafiği… Tıpkı Türkler gibi düşünmeye ve yaşamaya başladım” cümleleri… Farklı bir kültürün bizi incelemesine şahit olacaksınız…
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
‘Kitapçı Dükkanı’, tadı ve heyecanıyla değme polisiyelere taş çıkartacak kadar usta bir kurguya sahip. ‘Katil kim?’ sorusu, yerinde atılmış düğümler ile neredeyse romanın sonuna kadar yanıt bulmuyor. Ancak, bence romanı başarılı kılan unsurların başında, cinayet örgüsünün hemen yanıbaşında duran, toplumsal eleştiri yer almakta. Türkiye’de yaşayan bir Alman’ın gözünden seyredilen İstanbul’da, toplumsal sınıfların yaşam biçimi, içinde bulunduğumuz günlerde sosyal ve ekonomik koşullar, açık bir biçimde anlatılırken, diğer yandan tüm bu ayrıntılar birer mizah unsuru olarak ele alınmış ve çok zekice hicvedilmiş.
Kati’nin polisiye macerasından çok, bir kadın olarak, üstelik bir Alman kadın olarak İstanbul’daki yaşamı ilgimi çekti.İstanbul’un sokakları, trafiği… Tıpkı Türkler gibi düşünmeye ve yaşamaya başladım” cümleleri… Farklı bir kültürün bizi incelemesine şahit olacaksınız…