Ülkemizde her yıl ortalama bir milyonun üstünde bebek dünyaya gelmektedir. Bu bebeklerin yaklaşık yüzde on kadarının da erken doğduğu istatistiki olarak ortadadır. Dolayısıyla kabaca her yıl yüz binlerce prematüre bebeğin dünyaya geldiğini öngörebiliriz. Bu bağlamda prematüre bebek ebeveynlerine ulaşarak tecrübelerimizi aktarmak fikri, haddim olmayarak kaleme aldığım bu eserin işaret fişeğini ateşledi.Prematüre bebeği olan ebeveynlere umut ışığı olmak, onlara sabır aşılamak, güç vermek, geçtiğimiz engebeli, taşlı ve dikenli yolların krokisini vermek bir yerde borcumuzdu. Kitabın kahramanı ve varlık sebebi savaşçı oğluma kıymetli bir armağan bırakmak da temel motivasyonlarımdan biri oldu. Uzun kuvöz yolculuğunu ve sonrasını kitap olarak belgeleyerek bir hafıza oluşturma isteği de beni kendine çekti.Oğlumuz annemizde gelişen preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) sebebiyle hayata gözlerini erken açtı. Anne karnında gelişme geriliği yaşayan ve zorunlu doğum eylemi sonrası yoğun bakıma alınan oğlumuzun kuvöz günlerinin ve taburculuk sonrası tüm yaşadıklarının kronolojik olarak kaleme alındığı, prematüre bebek sahibi ebeveynlere rehber olacak bir eser hazırlamaya gayret ettim. Her prematüre bebek ebeveyninin de aslında birer prematüre ebeveyn olduğu mottosundan hareketle yola çıktım. Kitapta prematüre doğmuş bebeğimizin ilk on sekiz ayına kronolojik olarak şahitlik edecek, prematüre bebekleri kuvöz sürecinde ve sonrasında nelerin beklediğini öğreneceksiniz.Hayata erken atılan bu cesur yavruların başka mecra ve konularda prematüre kalmamaları vekitapta kendinizden bir şeyler bulmanız dileklerimle keyifli okumalar dilerim
Kitap tam bir rehber niteliğinde hazırlanmış. Yazar sade ve yalın bir dille bir yandan bilimsel içerikli konuları açıklarken bir yandan da kendisinin ve ailesinin ruh halini başarılı bir şekilde okuyucuya aktarmayı başarmış. Tıbbi terimlerin açıklamalarını dipnot olarak vererek anlaşılırlığı en üst seviyeye çıkarmış. Premature bebek sahibi ailelerin başucu kitabı olabilecek nitelikte. Kitapta kullanılan tahlil sonuçları ve tahlillerde yer alan veriler ayrıntılı olarak açıklanmış. Bu durum hiçbir tıbbi bilgisi olmayan okuyucunun bile kitaptan en üst düzeyde yararlanmasını sağlıyor. Kitabı elinize aldığınız andan itibaren ailenin macerasına ortak oluyorsunuz. Çok başarılı buldum. Emeğine sağlık Orhan bey. Şiddetle tavsiye ederim.
Kitabın içerisinde anlatılmak istenenler o kadar profesyonelce işlenmiş ki her ayrıntı düşünülmüş.Tıbbi terimlere dair kitabın içerisinde çokça veriler kaydedilmiş.Bir okuyucu için belki de bu olumsuz bir durum olacakken yazarımızın her ayrıntıyı düşünüp dipnotları ve kitap içerisindeki açıklamaları çok yerinde ve güzel olmuş. Akademik anlamda veriler o kadar ustalıkla işlenmiş ki günlük hayatta belki de çoğumuzun duyduğu ama hakkında bilgi sahibi olmadığımız,açıklayamayacağımız birçok terimi anlatışı,yazım ve imla kurallarında göstermiş olduğu hassasiyet ve kullandığı sade dil kitabın akıcılığı için önemli bir nokta olmuş. Kitap içerisindeki tablo,grafik ve fotoğraflar kitaba zenginlik katmış. Özellikle kitaba adını veren Minik Savaşçı,Kerim Bilgehan’ın ay ay gelişim ve değişimine dair fotoğrafların paylaşımının olduğu bölüm, kahramanımızla yakından tanışma fırsatı sunmuş biz okurlara.Bir babanın çocuğuna bırakabileceği en güzel ve en özel bir miras olacaktır bu kitap…
Eseri değerli kılan ve bence en dikkate değer husus, başka bir deyişle eserin alamet-i farikası “vefa” duygusuyla hareket edilip yazılmış olmasıdır. Vefasızlığın her yerde kol gezdiği, işi bitenin arkasına bakmadığı bir dönemde yazar, evladı iyileşip sağlığına kavuştuğu hâlde, evladının hastane süreci ve sonrasını kaleme alarak hem hastalıklarla mücadele eden ailelere moral vermeye hem de benzer süreçlerden geçmiş ya da geçmekte olan ailelere bir yol gösterici olmaya çalışarak “vefa”nın bir semt adı olmadığını kanıtlamıştır. Son olarak bu kitaba konu olan “Minik Savaşçı”dan bahsetmeden geçmek olmaz. Dünyaya adım attığı andan itibaren küçücük bedeniyle onca zorluğa göğüs germesi bana göre gelecek yaşamına da ayna tutacak ve karşısına çıkacak her türlü zorluğun üstesinden gelecektir. Ezcümle tüm kitapseverlere bu eseri okumalarını tavsiye ediyorum.
Kimi kitaplar vardır; tabiri caizse, ecza dolabınızın hemen yakınında bulundurmanız katiyen eğreti durmaz. İşte bu kitap da tam o türden, prematüre çocuk sahibi anne ve babalar için bir nevi ilaç ya da duygusal plasebo gibi. Kaldı ki sadece prematüre çocuk sahibi ebeveynler için değil, annelik ve babalık için ön hazırlıklarını yapan ve hayatın güzel şanssızlıklarla da dolu olduğunu bilen insanlar için de tecrübelerle dolu bir prematüre günlüğü. Sade dili, herkesin anlayacağı türden tıbbi, akademik bilgilerle de desteklenmiş harikulâde sempatik bir kitap. Keyifle ve umutla okumanızı dilerim…
Toplum olarak eksikliklerimizin neler olduğunu listelemeye çalışsak herhalde yazma kültürümüzün yetersiz oluşu ilk sıralarda yer alır. Bu eksikliklerin alt başlıklarında günlük tutma, anı yazma vb. görülebilir. Maalesef bu eksiklik sadece sıradan vatandaşa mahsus bir durum değil. Koca koca makamları işgal eden ve büyük tanıklıklarla yüz yüze kalmış devlet adamları bile bu noktada çok ketum kalmışlardır. Bu nedenle böylesi eksikliklerin giderilmesi adına gerçekleştirilen her türlü girişimi çok değerli buluyorum. Bu eseri önemli kılan noktalardan biri bence budur. Takdire değer bir başka husus yazarın ilk kitabı olmasına karşın eserin usta bir kalemin elinden çıkmış izlenimini vermesidir. Eserin içeriğine baktığımızda son derece akıcı bir dil kullanması, yazım ve imla kurallarında gösterdiği hassasiyet, tıbbi terimleri yerinde ve dozunda kullanması, kitabın bir solukta okunmasını sağlıyor. Yazar, bu yönüyle de alkışı hak ediyor bence.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Kitap tam bir rehber niteliğinde hazırlanmış. Yazar sade ve yalın bir dille bir yandan bilimsel içerikli konuları açıklarken bir yandan da kendisinin ve ailesinin ruh halini başarılı bir şekilde okuyucuya aktarmayı başarmış. Tıbbi terimlerin açıklamalarını dipnot olarak vererek anlaşılırlığı en üst seviyeye çıkarmış. Premature bebek sahibi ailelerin başucu kitabı olabilecek nitelikte. Kitapta kullanılan tahlil sonuçları ve tahlillerde yer alan veriler ayrıntılı olarak açıklanmış. Bu durum hiçbir tıbbi bilgisi olmayan okuyucunun bile kitaptan en üst düzeyde yararlanmasını sağlıyor. Kitabı elinize aldığınız andan itibaren ailenin macerasına ortak oluyorsunuz. Çok başarılı buldum. Emeğine sağlık Orhan bey. Şiddetle tavsiye ederim.
Kitabın içerisinde anlatılmak istenenler o kadar profesyonelce işlenmiş ki her ayrıntı düşünülmüş.Tıbbi terimlere dair kitabın içerisinde çokça veriler kaydedilmiş.Bir okuyucu için belki de bu olumsuz bir durum olacakken yazarımızın her ayrıntıyı düşünüp dipnotları ve kitap içerisindeki açıklamaları çok yerinde ve güzel olmuş. Akademik anlamda veriler o kadar ustalıkla işlenmiş ki günlük hayatta belki de çoğumuzun duyduğu ama hakkında bilgi sahibi olmadığımız,açıklayamayacağımız birçok terimi anlatışı,yazım ve imla kurallarında göstermiş olduğu hassasiyet ve kullandığı sade dil kitabın akıcılığı için önemli bir nokta olmuş. Kitap içerisindeki tablo,grafik ve fotoğraflar kitaba zenginlik katmış. Özellikle kitaba adını veren Minik Savaşçı,Kerim Bilgehan’ın ay ay gelişim ve değişimine dair fotoğrafların paylaşımının olduğu bölüm, kahramanımızla yakından tanışma fırsatı sunmuş biz okurlara.Bir babanın çocuğuna bırakabileceği en güzel ve en özel bir miras olacaktır bu kitap…
Eseri değerli kılan ve bence en dikkate değer husus, başka bir deyişle eserin alamet-i farikası “vefa” duygusuyla hareket edilip yazılmış olmasıdır. Vefasızlığın her yerde kol gezdiği, işi bitenin arkasına bakmadığı bir dönemde yazar, evladı iyileşip sağlığına kavuştuğu hâlde, evladının hastane süreci ve sonrasını kaleme alarak hem hastalıklarla mücadele eden ailelere moral vermeye hem de benzer süreçlerden geçmiş ya da geçmekte olan ailelere bir yol gösterici olmaya çalışarak “vefa”nın bir semt adı olmadığını kanıtlamıştır. Son olarak bu kitaba konu olan “Minik Savaşçı”dan bahsetmeden geçmek olmaz. Dünyaya adım attığı andan itibaren küçücük bedeniyle onca zorluğa göğüs germesi bana göre gelecek yaşamına da ayna tutacak ve karşısına çıkacak her türlü zorluğun üstesinden gelecektir. Ezcümle tüm kitapseverlere bu eseri okumalarını tavsiye ediyorum.
Kimi kitaplar vardır; tabiri caizse, ecza dolabınızın hemen yakınında bulundurmanız katiyen eğreti durmaz. İşte bu kitap da tam o türden, prematüre çocuk sahibi anne ve babalar için bir nevi ilaç ya da duygusal plasebo gibi. Kaldı ki sadece prematüre çocuk sahibi ebeveynler için değil, annelik ve babalık için ön hazırlıklarını yapan ve hayatın güzel şanssızlıklarla da dolu olduğunu bilen insanlar için de tecrübelerle dolu bir prematüre günlüğü. Sade dili, herkesin anlayacağı türden tıbbi, akademik bilgilerle de desteklenmiş harikulâde sempatik bir kitap. Keyifle ve umutla okumanızı dilerim…
Toplum olarak eksikliklerimizin neler olduğunu listelemeye çalışsak herhalde yazma kültürümüzün yetersiz oluşu ilk sıralarda yer alır. Bu eksikliklerin alt başlıklarında günlük tutma, anı yazma vb. görülebilir. Maalesef bu eksiklik sadece sıradan vatandaşa mahsus bir durum değil. Koca koca makamları işgal eden ve büyük tanıklıklarla yüz yüze kalmış devlet adamları bile bu noktada çok ketum kalmışlardır. Bu nedenle böylesi eksikliklerin giderilmesi adına gerçekleştirilen her türlü girişimi çok değerli buluyorum. Bu eseri önemli kılan noktalardan biri bence budur. Takdire değer bir başka husus yazarın ilk kitabı olmasına karşın eserin usta bir kalemin elinden çıkmış izlenimini vermesidir. Eserin içeriğine baktığımızda son derece akıcı bir dil kullanması, yazım ve imla kurallarında gösterdiği hassasiyet, tıbbi terimleri yerinde ve dozunda kullanması, kitabın bir solukta okunmasını sağlıyor. Yazar, bu yönüyle de alkışı hak ediyor bence.