“Dayanamam anamın kederlenmesine. Hemen ağzımla saz sesi, darbukasesi çıkarır, bir yandan da oynarım. Anam o zaman azıcık da olsa güler. ‘Hahşöyle gül aslanın anası. Benim kimim var? Sen de ağlarsan ben heptenbiterim, kölesi olduğum anam,’ derim. Ben oynadıkça annem beni seyreder.Cibicik çalar. Tempo tutar.”Anasına gurban oğullar, oğullarının sesinden her şeyi anlayan babalar.Badır budur konuşan enişteler, eltiden yana dertli gelinler.Kafası cıva gibi ziv ziv akan deliler, lacivert pantolla beyaz göynek giyenler.Maykıl Ceksın’a taş çıkartan bebeler, Bergen konserine yevmiye sayan taşralımuallimler.Daha neler neler... Es garibin bağrına!Ağlaya Ağlaya Öldük Anam Bacım, bozkırın sesi, nefesi.Bazısında yokluk, bazısında gariplik kokusu...Mustafa Çiftci, her şeye rağmen gülen gözlerle bakıyor hayata.Kedere neşe katarak anlatıyor hikâyelerini.
Yazarın dergilerde yer almış bazı kısa öykülerinin yeniden gözden geçirildikten sonra bir araya getirildiği bir kitap. Öykülerindeki sadeliği, ete kemiğe bürünmüş kahramanları çok seviyorum. Fadik ile Fattirik öyküsünü dersimde de işlemiştim.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Eski kitapları da mutlaka okunmalı..
Mustafa Çiftçi! Hep iyi…
Yazarın dergilerde yer almış bazı kısa öykülerinin yeniden gözden geçirildikten sonra bir araya getirildiği bir kitap. Öykülerindeki sadeliği, ete kemiğe bürünmüş kahramanları çok seviyorum. Fadik ile Fattirik öyküsünü dersimde de işlemiştim.
kısa,samimi öyküler..bir çırpıda bitiyor
Alın okuyun. Hem gülün hem ağlayın. Aşırı samimi anlatımı var.