"Bakışları önündeki kilimin renklerine takılı olan Yıldırım Bayezid, beklenmeyen sertlikte kaldırdı başını. 'Ben ki, Osman Bey'in oğlu Orhan Bey'in torunu ve Murad Bey'in oğluyum. Hainlerin ihanetine uğradım ve kazanmak üzere olduğum bir savaşı kaybettim. Ben, topraklarıma zorla girip geçici bir zafer kazanmış olan eski koyun çobanının uşağı olmak için değil, devletimi yönetmek için yetiştirildim. Boynum kıldan incedir. Savaşı kazanmış olan sensin. Bizim için gerekli olan, onurlu bir ölümdür. Kılıçla ya da baltayla öldür beni. Senden, bundan başka ihsan istemiyorum.' Binlerce çadırın doldurduğu ovaya sessizlik inmiş, yaşamla ölüm Timur'un iki dudağı arasına sıkışıp kalmıştı! Hemen herkes dünyaya hükmeden imparatorun, yenik hükümdarı son sözlerinden dolayı cezalandırmasını beklemekteydi."
bir arkadasımın tafsiyesi ile bu kitabı okudum. bana tarihi romanları sevdiren kitap bu oldu. Namık Doymuş un yorumu zaten yiğitlik destanı olan bu olayı akıcı hale getirmiş. Bir solukta okumak isteyeceksiniz…
Namık Doymuş ile tanıştığım ilk eserini beğendiğimi söylemeliyim. Beni kulaktan dolma bir Beyazıt-Timur savaşını tekrar araştırıp doyurucu eserler okumama teşvik eden bir roman olması bile beğenmem için yeterli bir sebep. Tarihsel romanlardaki en büyük sıkıntı, sonucun ne olduğunu ve gelişmeleri bildiğiniz sürece dair satırları okumanın, hevesinizi kırmasıdır. Bu noktada yazarın, anlatılan dönemi size aktarırken çok dikkatli ve titiz olması gerekir. Namık Doymuş bu titizliği ziyadesi ile eserinde göstermiş. Türk tarihinin iki büyük komutan ve hükümdarını, okuyucuya merakı öldürmeden, iki komutandan birini üstün gösterme gayretine girmeden aktarmış. Özetle okunası bir eser kaleme almış.
tarihi bir roman fena değil bir tarihçi olarak pek beğenmedim ama yazar ankara savaşını gelişimini nedenlerinin üzerinde pek durmamış bide savaşta yer alan fillerden hiç bahsetmemiş buda dikkatimi çekti ankara savaşı denilince hemen akla filler gelir ama nen bahsetmediğini anlamadım ama ders olarak işlediğimiz tarihin duygusal yönünü debi bakıma ortaya çıkarmış savaş sonralarını çok güzel dile getirmiş. . .!
Timur ile Yıldırm Beyazıt’ın arasındaki savaşı ve öncesi-sonrasıyla gelişen olaylar.en güzeli ise son söz…bu dünya bir topal ile bir körünmüş…iyi okumalar…
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Tarihi roman deyince ilk aklıma gelen kitaplardan biridir. Yazar sade bir dil kullanmış ve kitabın kurgusu da çok başarılı.
bir arkadasımın tafsiyesi ile bu kitabı okudum. bana tarihi romanları sevdiren kitap bu oldu. Namık Doymuş un yorumu zaten yiğitlik destanı olan bu olayı akıcı hale getirmiş. Bir solukta okumak isteyeceksiniz…
Namık Doymuş ile tanıştığım ilk eserini beğendiğimi söylemeliyim. Beni kulaktan dolma bir Beyazıt-Timur savaşını tekrar araştırıp doyurucu eserler okumama teşvik eden bir roman olması bile beğenmem için yeterli bir sebep. Tarihsel romanlardaki en büyük sıkıntı, sonucun ne olduğunu ve gelişmeleri bildiğiniz sürece dair satırları okumanın, hevesinizi kırmasıdır. Bu noktada yazarın, anlatılan dönemi size aktarırken çok dikkatli ve titiz olması gerekir. Namık Doymuş bu titizliği ziyadesi ile eserinde göstermiş. Türk tarihinin iki büyük komutan ve hükümdarını, okuyucuya merakı öldürmeden, iki komutandan birini üstün gösterme gayretine girmeden aktarmış. Özetle okunası bir eser kaleme almış.
tarihi bir roman fena değil bir tarihçi olarak pek beğenmedim ama yazar ankara savaşını gelişimini nedenlerinin üzerinde pek durmamış bide savaşta yer alan fillerden hiç bahsetmemiş buda dikkatimi çekti ankara savaşı denilince hemen akla filler gelir ama nen bahsetmediğini anlamadım ama ders olarak işlediğimiz tarihin duygusal yönünü debi bakıma ortaya çıkarmış savaş sonralarını çok güzel dile getirmiş. . .!
Timur ile Yıldırm Beyazıt’ın arasındaki savaşı ve öncesi-sonrasıyla gelişen olaylar.en güzeli ise son söz…bu dünya bir topal ile bir körünmüş…iyi okumalar…
Bu kapanacak 0 saniye