Bu kitap o dönemi yaşayanların ve İttihat Terakki içinde bulunmuş olanların bana anlattıklarından ve onlardan kalan yayınlanmamış hatıratların toplanmasından ortaya çıkarılmıştır. Anlatılanların hepsi onlarındır. Bu bir kitabı değildir. İttihat ve Terakki'yi yaşamış olanların anlattıklarıdır.O dönemi yaşayanların İttihat ve Terakki içindeki hayatları, Cumhuriyet'in kuruluşuna kadar, destansı, yürekli, tavizsiz ve devrimsel bir karakter içinde geçmiştir. İnanmış, muhteşem idealleri olan bir nesil, kendi hayatlarını değil "Devlet Kavgası"nın hayatını yaşamışlardır. Sürgünler, vuruşmalar, ateş dolu cepheler, onların hayatlarının içinde, o muhteşem inanışlarının yanında sadece birer kesit olarak kalmıştır. İnkılapçı, ihtilalci, karakterlerinin muhteşem çizgisi "vazgeçemedikleri" olmuştur.
Yazarın da dediği gibi bir anı kitabı gibi kaleme alınmış ve sanki bir roman havası içinde anlatılıyor ITC’nin hayatı. Ama dikkate değer bir yanılsama olduğu göze çarpıyor hemen. ITC yılları ITC mensuplarının gözüyle anlatılmış ve kaleme alınmıştır, tarafsızlığı sonuna kadar tartışmaya açıktır. Yazılan şeylerin hepsinin doğru olmasının yanında eksik yönleri de var. Mesela ITC’nin o destansı kahramanlıklarının dayandığı temel gaye, biricik amaçları olan milliyetçilik idealidir. Fakat ITC o kadar büyümüş o kadar kök salmıştırki bir baskı havası oluşmuştur, bunu da kimse inkar edemez. Bu yüzden de büyük cemiyeti korumak amacı biricik ideallerinin de ötesine geçtiği zamanlar olmuştur. Atatürk’ün de dediği gibi din ile siyaset yapılamayacağı gibi(31 Mart olayı), milliyetçilik idealinin arkasına saklanıp da siyasi bir teşekküle güç ve kudret kazandırmaya çalışmak ve sonra da bu gücü ve kudreti yine sırf bu siyasi teşekkülü korumak için kullanmak tamamıyle demokrasiye aykırıdır ve kabul edilemez. Yapılanlar elbette yine o devrin şartlarına göre değerlendirilmelidir, bunun için herkese Yakup Kadri’nin Hüküm Gecesi’ni de okumalarını tavsiye ediyorum. Bu siyasi roman Taylan Sorgun’un eserini tamamlayıcı mahiyettedir. Yazdıklarım yanlış anlaşılmasın, her Türk vatandaşı gibi benim de görevim siyasi tuzaklara düşmemek için tarihimizi iyi öğrenmektir. Doğruların yanında yanlışlar da yapılmıştır elbette, ama acaba ders alınmış mıdır? Önce doğru ve tarafsız eleştirmeyi öğrenelim ve hepimiz kendimize şu soruyu soralım, acaba bunlardan ders alınmış mıdır? Hala benzer siyasi kavgaların alıp başını gittiği ülkemizde ne yazıkki bu soruya kimse ‘alınmıştır’ diyemiyor ve diyemez de.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Yazarın da dediği gibi bir anı kitabı gibi kaleme alınmış ve sanki bir roman havası içinde anlatılıyor ITC’nin hayatı. Ama dikkate değer bir yanılsama olduğu göze çarpıyor hemen. ITC yılları ITC mensuplarının gözüyle anlatılmış ve kaleme alınmıştır, tarafsızlığı sonuna kadar tartışmaya açıktır. Yazılan şeylerin hepsinin doğru olmasının yanında eksik yönleri de var. Mesela ITC’nin o destansı kahramanlıklarının dayandığı temel gaye, biricik amaçları olan milliyetçilik idealidir. Fakat ITC o kadar büyümüş o kadar kök salmıştırki bir baskı havası oluşmuştur, bunu da kimse inkar edemez. Bu yüzden de büyük cemiyeti korumak amacı biricik ideallerinin de ötesine geçtiği zamanlar olmuştur. Atatürk’ün de dediği gibi din ile siyaset yapılamayacağı gibi(31 Mart olayı), milliyetçilik idealinin arkasına saklanıp da siyasi bir teşekküle güç ve kudret kazandırmaya çalışmak ve sonra da bu gücü ve kudreti yine sırf bu siyasi teşekkülü korumak için kullanmak tamamıyle demokrasiye aykırıdır ve kabul edilemez. Yapılanlar elbette yine o devrin şartlarına göre değerlendirilmelidir, bunun için herkese Yakup Kadri’nin Hüküm Gecesi’ni de okumalarını tavsiye ediyorum. Bu siyasi roman Taylan Sorgun’un eserini tamamlayıcı mahiyettedir. Yazdıklarım yanlış anlaşılmasın, her Türk vatandaşı gibi benim de görevim siyasi tuzaklara düşmemek için tarihimizi iyi öğrenmektir. Doğruların yanında yanlışlar da yapılmıştır elbette, ama acaba ders alınmış mıdır? Önce doğru ve tarafsız eleştirmeyi öğrenelim ve hepimiz kendimize şu soruyu soralım, acaba bunlardan ders alınmış mıdır? Hala benzer siyasi kavgaların alıp başını gittiği ülkemizde ne yazıkki bu soruya kimse ‘alınmıştır’ diyemiyor ve diyemez de.