Türkiye’de 12 Eylül 1980’den bu yana, ihtilalde sol kesimin, ayrılıkçı terör taraftarlarının 12 Eylül vahşilerince hedef alındığını, işkenceden geçirildiğini ve kırıldığını, bu yüzden de 12 Eylül’ün sola karşı yapıldığını, ülkücülere ise dokunulmadığını iddia etmek hem bir moda olmuş hem de 12 Eylül öncesinin ülkücü düşmanlığı zihniyetinin devamının en güçlü silahı olmuştur. Basın-yayın organlarında sol zihniyetin oldukça baskındır. Propaganda konusunda sol kadroların çok profesyonelleşmiştir. Bu durum da solu, 12 Eylül’ün tek mazlumu göstermekte çok etkili olmuştur. En önemlisi de sol zihniyetin tarihî bir kin mirası, hatta varlık sebebi yaptığı, 12 Eylül öncesinde binlerce Türk gencinin öldürülmesineyol açan ülkücü düşmanlığı bu kadrolarda hâlâ sürmektedir. Bu kadrolar da basın-yayın aracılığıyla günümüze kadar ülkücü kadroları 12 Eylül’de sanki ihtilalin vahşi kadroları ile sarmaş dolaş gösterme propagandasını sürdürmüş ve sürdürmektedirler.Bu art niyetli propagandalara bir de ülkücülerin kutsal bildikleri devlete zarar vermekten korkmaları dolayısıyla 30 yıl içinde mümkün olduğunca başlarına gelenleri en yakınlarından bile saklamaları, kendilerine uygulanan onur ve haysiyet kırıcı uygulamaları kendilerine bile itiraf edemeyecek kadar mukaddeslerine bağlı yaşamaları 12 Eylül 1980 ve sonrasında kamuoyunda bir bilgi eksikliğine yol açmıştır.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Çok akıcı değil ama okunması gereken bir kitap. Dönemin gerçeklerine işaret eden bir yazıt olmuş
Ülkücü gençlerin neler yaşadığına çok güzel ışık tutmuş…
Güzel bir kitap bir döneme ışık tutuyor severek ve hayretle okudum
Ülkücü camianın 1980 dönemi darbesiyle cezaevlerinde çekmiş oldukları türlü işkence ve sıkıntılarını anlatan bir eser.
Tek kelime ile harika bir kitap. Okudukça gerçekleri göreceğiniz ve her evin kütüphanesinde olması gereken bir kitap