Aldıkaçtı Anayasası, bir huzur onayasası olmaktan çok uzaktır. Tersine, çeşitli toplum kesimleri arasında uyuşmazlık tohumları atan bir anayasadır. Bu tohumların yeşermesi, yarın toplumu büyük bir kargaşanın içine sürükleyebilir. Türk halkı böyle bir anayasaya mahkum edilmemelidir. Hukukun sosyal sınıflar arasındaki yarışmada yeri yoktur. Hukuk bütün sosyal sınıfları ...aynı güvencelerle donatmamışsa, herkese hakça ve eşitçe davranmamışsa, orada 'ideolojik niteliği' ağır basan hukuk vardır. Ve orada, 'hukukçulara' değil, 'emir kullarına' rastlanır.
24 Ocak 1980’de,”24 Ocak Kararları” diye bilinen ünlü Ekonomik İstikrar Önlemleri Paketi yürürlüğe konur. Başbakan, Süleyman Demirel; DPT ve Başbakanlık Müsteşarı da Turgut Özal’dır. Ülkenin toplumsal, ekonomik, siyasal yaşamına bir bomba gibi iner bu kararlar. Ama acısı sonradan farkedilen bir bıçak yarası gibi… Göreceli de olsa demokratik bir yapıda, seçilmiş bir parlamento ile, iyi kötü ifade özgürlüğünün kullanlabildiği bir ortamda bu kararları yaşama geçirmek son derece güçtür. Bu nedenle olacak, 24 Ocak Kararları’nı 12 Eylül darbesi izler. 24 Ocak kararlarının gerisindeki IMF programı ancak bu sayede, yani “süngü zoruyla” tam bir uygulanabilirlik kazanmıştır. Ancak sırf 24 Ocak Kararları adamakıllı uygulansın diye askeri yönetimi sürgit uzatmak da mümkün değildir. İşte 1982 Anayasası, yani 12 Eylül Anayasası da bu sorunun çözümünü sağlar… İşte bu yazı dizisinin devamı Uğur MUmcu’nun 24 Ocak Anayasası adlı kitabında. Hevesle okuyacağınızı umuyorum…
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
eğitim için çok iyi aslında
24 Ocak 1980’de,”24 Ocak Kararları” diye bilinen ünlü Ekonomik İstikrar Önlemleri Paketi yürürlüğe konur. Başbakan, Süleyman Demirel; DPT ve Başbakanlık Müsteşarı da Turgut Özal’dır. Ülkenin toplumsal, ekonomik, siyasal yaşamına bir bomba gibi iner bu kararlar. Ama acısı sonradan farkedilen bir bıçak yarası gibi… Göreceli de olsa demokratik bir yapıda, seçilmiş bir parlamento ile, iyi kötü ifade özgürlüğünün kullanlabildiği bir ortamda bu kararları yaşama geçirmek son derece güçtür. Bu nedenle olacak, 24 Ocak Kararları’nı 12 Eylül darbesi izler. 24 Ocak kararlarının gerisindeki IMF programı ancak bu sayede, yani “süngü zoruyla” tam bir uygulanabilirlik kazanmıştır. Ancak sırf 24 Ocak Kararları adamakıllı uygulansın diye askeri yönetimi sürgit uzatmak da mümkün değildir. İşte 1982 Anayasası, yani 12 Eylül Anayasası da bu sorunun çözümünü sağlar… İşte bu yazı dizisinin devamı Uğur MUmcu’nun 24 Ocak Anayasası adlı kitabında. Hevesle okuyacağınızı umuyorum…