"Amerikalı eleştirmenler "Adımlar"'ın totaliter rejimlerle kökünden sökülen Avrupa'nın tedirginliğini dile getirdiğini söylediler. Fransız meslektaşları ise, özellikle Amerika'da hüküm süren şiddeti buldular kitapta. Kuşkusuz, hepsi haklı... İnsan karşısındakini kendinden daha iyi görür." Gençler, değişik olduğu için cezalandırmak üzere herkesin üstüne çullandığı "Boyalı Kuş" ta kendilerini buldular. "Adımlar"da ise toplumun kendilerine sunduğu ve geri çevirdikleri çeşitli örnekleri gördüler. Benim için olduğu kadar, belki onlar içinde putları kırmak, kayıtsızlıktan ölmemek için elimizde kalan son hareket gibi görünüyor."
“Kimyasal yönden saf bir biçimde, günümüz insanlarını gerçekten tatmin eden tek çözüm yolunun hükmetme ve kulluk olduğunu göstermeye çalışıyorum.” (s. 205)
II. Dünya Savaşı’nı atlattık, köylerdeki çılgınlıklardan şehirlerdekilere geldi sıra. Kosinski ikinci kitabının biçemiyle okuru seyirciliğe mahkum ederken deliliğin, kötülüğün, yalnızlığın ve her türlü cinnetin penceresini aralıyor. Şöyle bir. Yeter, fazlası kaldırılamayabilirdi.
Bu parçalı metnin gölgeleri -karakterleri diyemiyorum, hikâyelerin parçalılığı ve kısalığı karakter olgunlaşmasını engelliyor- her şeyi yapabilecekleri bir dünyanın içinde yaşıyorlar. İnsanı aralarına dahil etmiyorlar, seyirciliğimiz bu yüzdendir. İstenmediğimiz bir yerde durup insanlık manzaralarını izliyoruz. İyice görebilmemiz için ön sıralara zincirleniyor da olabiliriz. Bayağılığın görkemli parçaları bir tıkla evinizde.
“Kendine hakim olamayan bilgelikten yoksundur, kendine hakim olamayan dikkatini toplayacak gücü bulamaz; insan dikkatini toplayamadıkça da huzura eremez. Huzura erememiş kişi mutluluğa nasıl varabilir? – Bagavad Gita”
Epigraf. Belki de aklımız gerçekten çok karışıktır. Kısa ve sert. Gardınızı alın.
İnsan ve kötülük.. İnsan ne kadar “kötü” olabilir..Kosinski ‘Boyalı Kuş’ la kaşıdığı yara kabuğunu Adımlar’da iyice kazıyor ve insanın kötülük sınırlarını deşifre ediyor. Zor, zorlayıcı ama okunması gereken bir kitap..
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
“Kimyasal yönden saf bir biçimde, günümüz insanlarını gerçekten tatmin eden tek çözüm yolunun hükmetme ve kulluk olduğunu göstermeye çalışıyorum.” (s. 205)
II. Dünya Savaşı’nı atlattık, köylerdeki çılgınlıklardan şehirlerdekilere geldi sıra. Kosinski ikinci kitabının biçemiyle okuru seyirciliğe mahkum ederken deliliğin, kötülüğün, yalnızlığın ve her türlü cinnetin penceresini aralıyor. Şöyle bir. Yeter, fazlası kaldırılamayabilirdi.
Bu parçalı metnin gölgeleri -karakterleri diyemiyorum, hikâyelerin parçalılığı ve kısalığı karakter olgunlaşmasını engelliyor- her şeyi yapabilecekleri bir dünyanın içinde yaşıyorlar. İnsanı aralarına dahil etmiyorlar, seyirciliğimiz bu yüzdendir. İstenmediğimiz bir yerde durup insanlık manzaralarını izliyoruz. İyice görebilmemiz için ön sıralara zincirleniyor da olabiliriz. Bayağılığın görkemli parçaları bir tıkla evinizde.
“Kendine hakim olamayan bilgelikten yoksundur, kendine hakim olamayan dikkatini toplayacak gücü bulamaz; insan dikkatini toplayamadıkça da huzura eremez. Huzura erememiş kişi mutluluğa nasıl varabilir? – Bagavad Gita”
Epigraf. Belki de aklımız gerçekten çok karışıktır. Kısa ve sert. Gardınızı alın.
İnsan ve kötülük.. İnsan ne kadar “kötü” olabilir..Kosinski ‘Boyalı Kuş’ la kaşıdığı yara kabuğunu Adımlar’da iyice kazıyor ve insanın kötülük sınırlarını deşifre ediyor. Zor, zorlayıcı ama okunması gereken bir kitap..
Biraz sıkılsam da genel olarak severek okudum
Jerzy Kosinski harika bir yazar gerçekten.
Kosinski’nin biraz da kendi hayatını anlattığı bir kitap aslında, kaçışı çabası.