Mehmet Kanar'ın çevirisiyle sunduğumuz Alacakaranlık (Sayeruşen,1942) adlı yapıtında ise, öteki öykülerinde olduğu gibi, yine dolaylı olarak, İran'ın geri kalmışlık ve yönetim sorunlarını dile getiriyor.Jules Verne, Hayyam ve Freud gibi farklı yazarların etkilerinin açıkça görüldüğü bu öykülerde, bugün bile Doğu toplumlarında güncelliğini koruyan dayak, çokeşlilik, sevgisizlik, vefasızlık, kötü arkadaş, hurafeler, sıtma ve esrar bağımlılığı gibi konuları ele alıyor; değişmez izlekleri olan ölüm, ruh ve öbür dünya üzerine tartışıyor; Fars kültür ve medeniyetinin Arap kültür ve medeniyetinden üstün olduğunu kanıtlamaya çalışırken Budizmin ışığında hayatı ve ölümü işliyor...
Mükemmel… Her zamanki gibi umutsuz ama samimi diliyle eleştirdiği, bazen gülümsettiği; aniden, beklemediğiniz şekilde biten toplumsal gerçeklikler. Hidayet’in hikaye kitaplarını kesinlikle sırasıyla okuyun. Bu üçüncüsü. Üç Damla Kan ile Alacakaranlık en sevdiğim hikaye kitapları oldu.
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
ruhsuz ve soğuk. hep kendinden eriyor.
Mükemmel… Her zamanki gibi umutsuz ama samimi diliyle eleştirdiği, bazen gülümsettiği; aniden, beklemediğiniz şekilde biten toplumsal gerçeklikler. Hidayet’in hikaye kitaplarını kesinlikle sırasıyla okuyun. Bu üçüncüsü. Üç Damla Kan ile Alacakaranlık en sevdiğim hikaye kitapları oldu.
Diğer kitaplarındaki gibi karamsarlık, ölüm ve intihar başrolde.
Muazzam bir eser. Okuyun, okutun… Sadık Hidayet harikadır.
Sadık Hidayet’ten yine çok başarılı karamsar öyküler…