Bilinen eril nedenlerle unut(tur)ulmuş bir hakikattir: Kadın yaşamdır! Toplumsal cinsiyet rollerinin ötesindedir kıymeti; dönüşür, dönüştürür. İnsan kadından doğar; kadına bahşedilmiştir doğurmak yaşamı. Erkeklerce yaratılmış ve yalıtılmış düzene başkaldıran, sevdaya adını kazıyan, yılışık tohuma toprak olan, ruhunun iğdiş edilmesine, sevgisinin paralanmasına boyun eğmeyen, Avalon Adası’nın ve Anadolu’nun destansı şövalyesi kadın, erkeksi olmamışlığın korkusudur. Uzağı çoktur kadının; “Yaşamı savunmak gerekir!” çığlığının yankısına yakınsar bedeni. Buralarda bir yerde içimizdeki başkalarınca, başka mekân ve zamanda bir başkalığa, bir avuç kendini bilmez açıkça mezalim gerçekleştirmiştir. Kadının kaderinin garip bir cilvesi olarak havadis üç dinin bir arada yaşadığı Apharı’ya bir elma sandığını saran gazete kâğıdında ulaşmıştır. Apharı’yı batıdan kuzeydoğuya kesen yolda kahveci, kunduracı, fırıncı, bakkal, terzi, berber hep kadındır. Erkekler imam, peder ve hahamdır. Haberin yayılması dinlerin birleştiremediği, sakinleştiremediği “erkeklik canavarının” uykusundan uyanmasına sebep olacaktır. Kadınlar bilgedir. Erkekler önce yakıp yıkacaklar, sonra yine yüreği kanayan bir kadının kucağına sığınıp avunacaktır. Acil önlem alınmalıdır. Mesele erkeklerin eline bırakılamayacak kadar hayatidir. Canlar uçurulacağına, yirmi iki kadının kuvvetiyle köprü uçurulur. Lakin gerçek daha fazla gizlenemez, kin kından çıkar. Dünya malına tamah eden dinidar bezirganlar ganimet peşindedir. Oysaki dünya malı değildir kadının evrenini salgılayan. Bir çocuğun kalbi bütün kadınları birleştirmeye yetmiştir. Kadın eğer isterse ve bu dünyaya lütfederse imkânsız eşiği olur ufkun. Apharı, mübrem bir kadın devrimidir. Ne ilktir ne de son olacaktır…
Kitap Yorumları - (0 Yorum)