"Savaş, onu biz yaratmayız. Bizi yaratan odur. Savaşırken çok eğleniyordum. Üniforma giymiş bir sivildim. Bir gece, asker oluverdim, sonsuza dek. Zavallı, yenik bir asker. Bir çaresiz."Altona Mahpusları, Sartre’ın başyapıtlarından biri. Faşizme ve nazizme, ajitatif, indirgemeci bakışı yadsıyan, bu totaliter, insansız ideolojilerle kapitalizm arasındaki ilişkiyi hatta geçişliliği çarpıcı ve yalın bir biçimde sergileyen bu yapıtında Sartre, dehşetli bir trajediyle karşı karşıya bırakıyor okuru; savaş, soykırım, işkence ve yok olan, yok edilen insani değerler! Kendisi de İkinci Dünya Savaşı’nda nazilere esir düşen, savaşın tüm dehşetini ve insandışılığını deneyimleyen Sartre, çelişkileri, trajedileri ve ironileriyle savaşta bir yaşamın yarattığı travmaları unutulmaz yapıtı Altona Mahpusları’yla ebedileştiriyor.
Burjuva Gerlach ailesinin karakterlerinin (baba, Frantz, Leni, Johanna, Werner) yer aldığı oyunda savaşı bütün vahşetini yaşamış ve sonrasında kendisini odasına kapatmış, hayal dünyası içinde yaşayan oğul Frantz oyunun baş kişisi görünümünde. Sartre, varoluşçu felsefesini Frantz karakterinde keskin bir biçimde göstermiş. Bir diğer önemli kişi olan baba ise kendi menfaatleri uğruna çocuklarının üzerinde baskı kuran, onları yönlendiren ve her zaman haklı çıkmaya çalışan birisi. Her tiyatroseverin kütüphanesinde bulunması gereken bir eser.
Bir oyun olması sebebiyle çok kolay okunabilen dolayısıyla kalın görüntüsünün uzun kitap okuyamayanları korkutmaması gereken kitap. Diyalogları çok güçlü ve çevirisi de güzeldir. Ayrıca 2003-2004 sezonunda Ankara Devlet Tiyatrosu tarafından oldukça başarılı bir şekilde sahnelenmiştir.
Çocuklarının hayatını planlayan ve yöneten, sonuçta hepsini mutsuzluğa mahkum eden güçlü bir baba. Savaşta, ilkelerine ters düşmeye mecbur kalmış ve bu nedenle psikolojisi dağılmış bir asker. “20. yüzyılı kaybedersek 40. yüzyıl bunun hesabını sorar” Sanırım, kitabın bugün bile geçerli cümlesi bu.
Kitap Yorumları - (4 Yorum)
herkesin tutsaklıklarının farklılığı üzerine yazılmış güzel bir eser…
Burjuva Gerlach ailesinin karakterlerinin (baba, Frantz, Leni, Johanna, Werner) yer aldığı oyunda savaşı bütün vahşetini yaşamış ve sonrasında kendisini odasına kapatmış, hayal dünyası içinde yaşayan oğul Frantz oyunun baş kişisi görünümünde. Sartre, varoluşçu felsefesini Frantz karakterinde keskin bir biçimde göstermiş. Bir diğer önemli kişi olan baba ise kendi menfaatleri uğruna çocuklarının üzerinde baskı kuran, onları yönlendiren ve her zaman haklı çıkmaya çalışan birisi. Her tiyatroseverin kütüphanesinde bulunması gereken bir eser.
Bir oyun olması sebebiyle çok kolay okunabilen dolayısıyla kalın görüntüsünün uzun kitap okuyamayanları korkutmaması gereken kitap. Diyalogları çok güçlü ve çevirisi de güzeldir. Ayrıca 2003-2004 sezonunda Ankara Devlet Tiyatrosu tarafından oldukça başarılı bir şekilde sahnelenmiştir.
Çocuklarının hayatını planlayan ve yöneten, sonuçta hepsini mutsuzluğa mahkum eden güçlü bir baba. Savaşta, ilkelerine ters düşmeye mecbur kalmış ve bu nedenle psikolojisi dağılmış bir asker. “20. yüzyılı kaybedersek 40. yüzyıl bunun hesabını sorar” Sanırım, kitabın bugün bile geçerli cümlesi bu.