Rowena sessizce zindan hücresine geri döndü. Yeniden yalnız kalabildiği ve arkasından hemen yetişen can sıkıcı düşüncelerle yüzleştiği zamanlar bir avuntuydu. Sultan'ın aşkı için asla yalvarmayacaktı çünkü o, onun sevdiği adam değildi ve asla da olamazdı. Onun sevdiği erkek Mark'tı.Aşkı Mark'tı.En başından beri hep Mark'tı.Ona ne kadar uzun zamandır âşıktı ve ne zamandır bunu kendine itiraf etmeyi reddediyordu?Belki de Mark'ın onu çok sinirlendirdiği ama yine de garip bir heyecan hissiyle bıraktığı o ilk akşamdan beri. Ondan hiç hoşlanmadığını düşündüğü zamanlarda bile Mark onu hep heyecanlandırmıştı.Sonra ormanda tekrar karşılaşmışlardı ve Rowena baş kaldırdığı halde onun gücünü hissetmişti. Kalbi ve içgüdüleri sevebileceği erkeğin, tam da bu erkek gibi güçlü olması gerektiğini anlamıştı.
Orta okuldan beri Barbara Cartland okuyorum. Koleksiyonum var hatta. Kitaplar çok naif:) Ama ben seviyorum, hayatın öyle toz pembe olmadığını bildiğim halde. O yüzden keşke BC’nin bütün kitapları çevrilse ve bu pembe koleksiyon kitapyurdu tarafından yine satılsa.
Pembe düşlerde kaybolmak isteyenler okuyabilirler. Tesadüf eseri elime geçmişti ve ancak 30 sayfa okuyabildim. Kitap kötüdür diyemem ama düşlerin pembe olmadığını biliyorum…
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Orta okuldan beri Barbara Cartland okuyorum. Koleksiyonum var hatta. Kitaplar çok naif:) Ama ben seviyorum, hayatın öyle toz pembe olmadığını bildiğim halde. O yüzden keşke BC’nin bütün kitapları çevrilse ve bu pembe koleksiyon kitapyurdu tarafından yine satılsa.
Pembe düşlerde kaybolmak isteyenler okuyabilirler. Tesadüf eseri elime geçmişti ve ancak 30 sayfa okuyabildim. Kitap kötüdür diyemem ama düşlerin pembe olmadığını biliyorum…