Milliyetçiliğin, tutuculuğun, savaş çığırtkanlığının gemi azıya aldığı bir dönemde, edebiyatın diliyle şovenist-faşist eğilimlere karşı çıkışın adı: Atlantik Ötesi.
Atlntis diyince her zman aklımıza kayıp şehir yada kayıp kıta gelir aklımıza bu kitp ondan bahsetmiyor ama kayıp insanlıktan bahsediyor. İnsanlığımızı kaybediyoruz ve farkında değiliz.
Milliyetçiliğin, tutuculuğun, savaş çığırtkanlğının gemi azıya aldığı bir dönemde, edebiyatın diliyle şovenist-faşist eğilimlere karşı çıkışın adı: Atlantik Ötesi Çağımız edebiyatının en gözüpek yazarlarından Witold Gombriwicz, 1939 yılında bir gezi için Arjantin’de bulunduğu sırada savaşa giren ülkesi Polonya’ya dönmeyi reddederek Güney Amerika’da uzun yıllar sürecek bir sürgünlüğü yeğlemişti. 1953’te yayımlanan Atlantik Ötesi bu olayın hikayesidir. Çöken dünyayı olduğu kadar, geleceği simgeleyen genç kuşakları da hiçliğin ve boşluğun çıkışsız labirentlerine hapseden Gombrowicz, Atlantik Ötesi’yle, çoğu kez groteskin de sınırlarını zorlayan bir ironi şahaseri yaratır. Milliyetçiliği yerin dibine batırdıkça alayın zirvelerine çıkan Gombrowicz “saçma”ya ve “soyut”a ulaşan özgün mizahı, “anarşist” ya da “karanlık” diye nitelenebilecek radikal yıkıcılığı ile dünya debiyatında öncü bir yere sahiptir. Atlantik Ötesi, dil ve anlatım özgünlükleri, hızlı ritim ve temposuyla zevkle okunacak bir edebiyat metni..
Kitap Yorumları - (3 Yorum)
Gerek işlenen konu gerekse işleniş şekliyle kesinlikle okunması gereken eserlerden. İnsana ve sisteme dair müthiş bir sorgulama.
Atlntis diyince her zman aklımıza kayıp şehir yada kayıp kıta gelir aklımıza bu kitp ondan bahsetmiyor ama kayıp insanlıktan bahsediyor. İnsanlığımızı kaybediyoruz ve farkında değiliz.
Milliyetçiliğin, tutuculuğun, savaş çığırtkanlğının gemi azıya aldığı bir dönemde, edebiyatın diliyle şovenist-faşist eğilimlere karşı çıkışın adı: Atlantik Ötesi Çağımız edebiyatının en gözüpek yazarlarından Witold Gombriwicz, 1939 yılında bir gezi için Arjantin’de bulunduğu sırada savaşa giren ülkesi Polonya’ya dönmeyi reddederek Güney Amerika’da uzun yıllar sürecek bir sürgünlüğü yeğlemişti. 1953’te yayımlanan Atlantik Ötesi bu olayın hikayesidir. Çöken dünyayı olduğu kadar, geleceği simgeleyen genç kuşakları da hiçliğin ve boşluğun çıkışsız labirentlerine hapseden Gombrowicz, Atlantik Ötesi’yle, çoğu kez groteskin de sınırlarını zorlayan bir ironi şahaseri yaratır. Milliyetçiliği yerin dibine batırdıkça alayın zirvelerine çıkan Gombrowicz “saçma”ya ve “soyut”a ulaşan özgün mizahı, “anarşist” ya da “karanlık” diye nitelenebilecek radikal yıkıcılığı ile dünya debiyatında öncü bir yere sahiptir. Atlantik Ötesi, dil ve anlatım özgünlükleri, hızlı ritim ve temposuyla zevkle okunacak bir edebiyat metni..