Deniz,kurşuni gökyüzünün altında, heybetli kükreyişleriyle, uçsuz bucaksız koskoca meydan bana kaldı, der gibiydi.Azgın dalgalar hüzünle ürperen kıyıları olanca gücüyle dövüyordu.Yaşlı kadın sahile inen yamacın üstünde durdu. Rüzgarla sertleşen kar serpintilerinden yüzünü sakınmak için defne ağaçlarını kendine siper yapmaya gayret ederek, karşısındaki çetin ve sonsuz suya baktı. Bu gözler, geniş göklere, açık ufuklara, deli rüzgarların çığlıklarına, denizlere, ormanlara, dağların ötesine, yalnız bir bir ağaca; bir ardıç, bir pınar, bir dereye hep aşinaydı. Bu deniz ne istiyordu? Her yer siyah, karanlık ve sinsiydi...Bugün deniz ve orman sınırında kartalın hava nakşını seyretme günü olmadığını o da biliyordu. Uçuk benziyle yırtılan denize daldı gözleri...Buraya her gelişinde olduğu gibi, yine oğlundan duyduğu Son sözleri aklından geçirdi: Ana, ver çıkınımı, gün doğdu yolum gider; köz iner yüreğime...
Osman Pamukoğlu bu kadar güzel roman yazıyorsa her kitabını okumak gerekiyor diye düşünüyorum.Kitabın içeriği o kadar güzel ki karadeniz kıyılarında yaşanan o güzel saf insanların aslında ne kadar cesur yürekli olduklarını gözler önüne seriyor…
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Akıcı bir dille kaleme alınmış, okumaya değer.
Osman Pamukoğlu bu kadar güzel roman yazıyorsa her kitabını okumak gerekiyor diye düşünüyorum.Kitabın içeriği o kadar güzel ki karadeniz kıyılarında yaşanan o güzel saf insanların aslında ne kadar cesur yürekli olduklarını gözler önüne seriyor…
yaşananları çok güzel anlatıp yazan yazılanları ise içinizde hissettirerek yaşatan bir kitap
Tarihi gerçeklerimize dayanan, zengin ve akıcı bir anlatımı olan güzel bir kitap.
güzel sürükleyici bir roman, gerçek hayattan alınmadır.