Fazla erkekler, fazlasını isteyen kadınlar, komşular... Plazaların oksijen vakitleri, otobanların çiçekleri, ailelere mahsus adım sürüyüşleri... Gökyüzünden yağan kapılar, kendi bahçemizde biten beterotları... Şehre inen ve zaten şehirdeki yabaniler... Büyüyen bir çukur, nükseden bir ağrı, yükselen bir alarm. İyi, kötü, beter.. Pınar Öğünç kendi içinin mutfağına geçiyor, kıvamlı öyküler hazırlıyor… Zamanı yakalıyor, anlıyor, hünerli bir dille anlatıyor.. Beterotu, günümüz Türkiyesi’nin aslından da fazlasını sunan fotoğraf kareleri. Muazzam bir gözlem heyecanının süzgecinden geçen hikâyeler.. Hazırlıksız yakalandığımız çok şey var, sevdiğin biri bindiği trenden inmeyebiliyor, kaldırımda yürürken bir kamyon ezebiliyor, bekler misin, tepesine yıldırım düşebiliyor. Bir bomba patlıyor, öldürmeyecek kadar uzakta. Ya da evin yıkılıyor, dümdüz, belki her şeyin yanıyor. Ya da âşık olduğun insan birden hayatından gidiyor, görünmez bir organın eksilmiş, çok sevmenle kalıyorsun. Ya da bir cinayete tanık oluyorsun, önünde oluyor her şey, kan pembe değil, tam kan rengi… Ölmüyorsun ama aynı da kalamıyorsun. O sabah bunları hiç bilmeden yüzünü yıkamışsın, aynaya bakmışsın...
Kitap Yorumları - (5 Yorum)
Güzeldi,beni yormadı.Tatildeyken okudum.Keyif aldığım bir kitaptı.
Merak ediyordum. Okuduğum ve beğendim
Hikayeler ve anlatım tarzı gayet hoş ve yeterli.
süper hikaye silsilesi ama bence kamuranın hikayesi siziçok etkileyecek
güzel öykülerden oluşmakta.