Beyazdaki Kara, kuşaklar arası mobiliteyle ilgili olduğu kadar, kırsal yaşamın yok oluşuyla da ilgili bir roman. Alfred'in bekçilik yaptığı Albion Parkı, adeta romanın başka bir karakteri. Park, İngiliz geleneğini, geçmişi temsil ediyor. Alfred yabancıların olmadığı eski güzel günler'den özlemle söz ediyor. Pastoral İngiltere yerini şehirleşmiş, çok kültürlü çağdaş İngiltere'ye; suşi barların, kaldırım kafelerinin, renkli derililer'in, yeni yetmelerden oluşan çetelerin dünyasına bırakmıştır. Bu yeni dünyada Alfred gibilere yer yoktur.
Maggie Gee bu dikkate değer romanında gündelik banliyö yaşamındaki çeşitli etnik grupları ilgilendiren belalı bir konuyu ele alıyor ve onu yumuşak, (....) ve korkutucu bir tazda işliyor.
Maggie Gee, romanında, sıradan bir İngiliz ailesinin dokunaklı öyküsünü anlatırken, ırkçılığı da masaya yatırıyor. İngiliz ailesinde ve toplumunda şiddetin kaynağını arıyor.Yazarın dert edindikleri, aynı zamanda çağımızın da en önemli meseleleri: Aile içi şiddet, kanser, yaşlılık, kardeşler arası rekabet, çok kültürlülük… Üstelik bu meseleleri farklı bakış açılarından sunmaya olanak veren bir anlatımla karşı karşıyayız.Alfred’in kırk yıllık eşi; zengin bir gazeteci olup, ailesine pislik muamelesi yapan büyük oğlu; yabancılardan nefret eden homoseksüel küçük oğlu; bir zenciyle evlenip babasının nefretini üzerine çeken kızı, sevgiyle değilse de, aile kurumunun dayatmasıyla bağlıdırlar birbirlerine. İşçi sınıfına mensup White çiftinin çocukları sosyal merdivende anne babalarından yukardadırlar ve onlara tepeden bakarlar.
Kitap Yorumları - (3 Yorum)
Etnik gruplar ve kuşak çatışması üzerine azılmış oldukça güzel bir roman. Çok beğendim.
Kuşak çatışmaları, ırkçılık, bireysel şiddet konuları eşliğinde bir ailenin öyküsü.Oldukça güzel ve sürükleyici bir kitap. Beğendim.
Maggie Gee, romanında, sıradan bir İngiliz ailesinin dokunaklı öyküsünü anlatırken, ırkçılığı da masaya yatırıyor. İngiliz ailesinde ve toplumunda şiddetin kaynağını arıyor.Yazarın dert edindikleri, aynı zamanda çağımızın da en önemli meseleleri: Aile içi şiddet, kanser, yaşlılık, kardeşler arası rekabet, çok kültürlülük… Üstelik bu meseleleri farklı bakış açılarından sunmaya olanak veren bir anlatımla karşı karşıyayız.Alfred’in kırk yıllık eşi; zengin bir gazeteci olup, ailesine pislik muamelesi yapan büyük oğlu; yabancılardan nefret eden homoseksüel küçük oğlu; bir zenciyle evlenip babasının nefretini üzerine çeken kızı, sevgiyle değilse de, aile kurumunun dayatmasıyla bağlıdırlar birbirlerine. İşçi sınıfına mensup White çiftinin çocukları sosyal merdivende anne babalarından yukardadırlar ve onlara tepeden bakarlar.