Saraybosna, lanetli şehir...Hayatınız sokakta, işyerinde ve hatta evinizin odalarının içinde, bir A noktasından bir B noktasına geçerken ne kadar hızlı koşabildiğinize bağlıdır... Koşarken dikkat etmeniz gereken en önemli şeyse yerdeki cesetlerdir... Onlardan birine takılıp düşerseniz, onların yanına gidersiniz...Aleksandar Hemon, 1992 yılında, cebinde üç yüz dolar ve birazcık İngilizce bilgisiyle Amerika’ya geldiğinde Bosna’da savaşın patladığını ve çoğu cinayeti hocası Koljeviç’in planladığını öğreniyor. Sonra da, “Artık Boşnakça yazmam,” diyor. “Çünkü Boşnakça artık ölü bir dil.” Beş yıl içinde, sekiz ayrı öykünün bir bütün oluşturduğu bu romanı tamamlıyor ve Bruno’nun Sorusu’yla “edebiyatın yeni Nabokov’u, yeni Kundera’sı” olarak selamlanıyor.
Uzun zamandır ilk kez bir kitabı okumayı bıraktım.Ancak 50 sayfa dayanabildim.Ben Bosna’da trajik ve dokunaklı bir hikaye beklerken, gereksiz ayrıntılar ve açıklamalarla geçmişin anlatıldığı bir hikaye buldum.Belki ilerleyen sayfalarda gerçek hikayeye dönülecek ama ben sabredemedim.
öncesinde hiçbiryerdeki adamı okumuştum. ikiside bir dehanın ürünü kesinlikle. varlıkla yokluğu karıştırmış ve ayrılmaz bir bütün haline getirmiş kesinlikle öneriyorum.. karmaşada yaşamak onu en iyi anlatmaya sebep olsa gerek.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Uzun zamandır ilk kez bir kitabı okumayı bıraktım.Ancak 50 sayfa dayanabildim.Ben Bosna’da trajik ve dokunaklı bir hikaye beklerken, gereksiz ayrıntılar ve açıklamalarla geçmişin anlatıldığı bir hikaye buldum.Belki ilerleyen sayfalarda gerçek hikayeye dönülecek ama ben sabredemedim.
öncesinde hiçbiryerdeki adamı okumuştum. ikiside bir dehanın ürünü kesinlikle. varlıkla yokluğu karıştırmış ve ayrılmaz bir bütün haline getirmiş kesinlikle öneriyorum.. karmaşada yaşamak onu en iyi anlatmaya sebep olsa gerek.