Cadı olduğu varsayılan kadınların avlanıp yakılmasının üzerinden beş yüz yıldan fazla zaman geçti. Kapitalizmin şafağında ilksel birikim sürecinde kapatılan, emek gücünü üreten mekanik bir bedene indirgenen ve tüm ortak olanların çitlenmesine direnişi ile korku salan kadın bedeni, ibretlik işkencelerin deneme tahtası yapılıp itibarsızlaştırıldı. Bugün kadına yönelik giderek artan şiddet ve hatta yeni cadı avları geçmişin izlerinden yürüyor. Topraklarına el koymak için yaşlı komşusunu veya akrabasını asılsız suçlarla ihbar eden bir genç… Az çeyiz getiren karısını öldüren bir koca… Ortak olanları ve cinsel haklarını savunan kadınları evlerinden sürgün eden yerel otoriteler… Mikro-kredilerle toprakları ipoteklemeyi ve yeni çitleme biçimlerini teşvik eden uluslararası kurumlar… Hep birlikte yeni bir ilksel birikim, kapatma ve mülksüzleştirme sürecini örüyorlar. Cadı avlarının tarihini ve mantığını, halen sürmesini sağlayan sayısız yöntemi ve kadına yönelik yeni şiddet biçimlerini anlamaya davet eden Federici, cadıların tarihinin sessizliğe gömülmesine izin vermiyor. Ancak hafızamızı güçlü tutarak cadılık suçlamalarıyla öldürülen kadınların yazgısının tekrarını engelleyebilir, bu şiddete karşı direniş biçimlerimizi ortaklaştırıp yaygınlaştırabiliriz. İşte bu yüzden bu kitap, “Bizler yakamadığınız cadıların torunlarıyız” diyen herkes için.
Cadı avlarının ekonomik,politik ve sosyal boyutunu ele alan neden cadı diye etiketlendiklerini düşündüren ve bugün neden cadı avlarını düşünmemiz gerektiğini gösteren bir kitap
Kitap Yorumları - (4 Yorum)
Feminizm okumalarına başladığım için aldım. Akademik bir dili varmış ancak zamana yayıp araştırarak okunduğunda sorun olacağını sanmıyorum
Akademik olarak ilgileniyorsanız ışık tutabilir 🙂
Yazarın Caliban ve Cadı kitabının bir özeti gibi.
Cadı avlarının ekonomik,politik ve sosyal boyutunu ele alan neden cadı diye etiketlendiklerini düşündüren ve bugün neden cadı avlarını düşünmemiz gerektiğini gösteren bir kitap