"Kısa öykü, kökü 19. Yüzyıla, sanayileşme ve kentleşme, aynı zamanda modernleşme sürecindeki kapitalist topluma dayanan ve kent yaşamının hızına ayak uydurmak için daha da kısalan öykü türüdür. Adı konusunda henüz bir görüş birliği yok. Mini, nano, piko minimal, çekirdek, kısacık, küçürek, kıpkısa öykücük... gibi birçok isimle anılıyor.Uzun öykü ile kısa öykü arasına, uzunluk bakımından (sayfa sayısı, sözcük sayısı... gibi) nasıl kesin bir sınır konamazsa, kısa öykü ile sözünü ettiğimiz tür arasında uzunluktan ibaret bir ayrım yapılamaz. Kısalık farklılıklardan yalnızca biri. Biçime ilişkin olanı.Peki, nedir bu "ele avuca sığmaz" asi, yıkıcı öykü türü?Belirtmek gerekir ki tanım sayısı, kullanılan isim sayısından çok daha fazla. Bu nedenle, galiba en kısa tanım şu olabilir: tanımı sadede gelmek. Kıpkısa öykü sadede gelmedir, az söyleyip çok şey anlatmaktır aynı zamanda. Kısaldıkça yoğunlaşan, derinleşen 'bir nokta atış'tır.
Metaforlarla bezenmiş, sıkmayan, akıcı bir uslupla yazılmış kısa ve kıpkısa hikayeler kitabın sonunda görselleşerek farklı bir biçim oluşturuyor. “Zaman-e”, “İçeriden içeri”, “Çözüm” gibi gülümsetirken düşündüren pek çok öykü yer alıyor kitapta.
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Metaforlarla bezenmiş, sıkmayan, akıcı bir uslupla yazılmış kısa ve kıpkısa hikayeler kitabın sonunda görselleşerek farklı bir biçim oluşturuyor. “Zaman-e”, “İçeriden içeri”, “Çözüm” gibi gülümsetirken düşündüren pek çok öykü yer alıyor kitapta.