Sanayiyle, (şehrin futbol kulübüne de adını veren) Demir Çelik’le özdeşleşmiş bir yer, Karabük. Bir işçi şehri–muhafazakâr bir işçi şehri. Ali Karatay, son derece ayrıntılı, analitik değeri de yüksek incelemesinde, işte bunun, “sağcı, köylü ve muhafazakâr” bir işçi şehrinin hikâyesini anlatıyor. Karabük’ün mikro-evreninde, son yüz yıllık tarihimiz ve dönemlerin ruhu bir resmigeçit yapıyor… Karabük isminin etimolojisinden başlayan milliyetçi tarihyazımı… Askerî kaygılarla belirlenen sanayileşme kaderi… Bir “işletme” etrafında şekillenen bir şehir… 1980 öncesinin kanlı provokasyonları… İthal ikamecilikten neoliberalizme değişen iktisat politikalarının yine kader çizen ve bir ara “kapanma” tehdidine varan etkileri… Taşra siyasetinin seyri… Bir ayağının hep köylülükte kalması gözetilen bir işçi sınıfı ve hep “kontrol” altında tutulan bir işçi hareketinin serencamı… Mükemmel bir şehir hikâyesi…
Kitap tanıtımındaki “mükemmel şehir hikayesi” övgüsüne bakıp aldım (bir de Karabüklüyüz tabi), fakat hemen sonra da “450 sayfa Karabük çekilir mi” diye pişman oldum, hem arka kapak yazısına kanılır mı, yayınevi tabi ki malını övecek? Sırf verdiğim para heba olmasın diye giriş ve sonuç bölümlerini okumaya karar verdim. Fakat girişi bitirdikten sonra sonuça geçmek yerine birinci bölüme geçtim, çünkü gerçekten ilgimi çekti, ve 4 günde okuyup bitirdim. Bir kere çok iyi yazılmış bir kitap, hemen herkesi eleştirmiş, ama özellikle sendikayı ağır eleştirmiş. Bu kitabı okuduktan sonra Karabük işçilerini (hatta Türkiye işçilerini) daha iyi anladığımı söyleyebilirim. Fakat son kısımlardaki seçim incelemeleri çok uzun tutulmuş, oralar sıktı biraz.
İlk defa bir kitaba yorum yazıyorum. Kitap bittikten sonra, Karabük’ü gerçekten tanımıyormuşum, ne olup bittiğini hiç bilmiyormuşum diye düşündüm. Neler olmuş Karabükte öyle. Kitap bir solcunun kaleminden çıkmış, belli, adam zaten bunu hiç gizlememiş, fakat solcuları da eleştirmekten çekinmemiş, örneğin Ecevit yer yer ciddi olarak eleştirilmiş. CHPnin tek parti iktidarındaki uygulamalar da yer yer eleştirilmiş. Tabi en çok sağa vurmuş. Karabük’e tamamen işçi merkezli olarak bakmış. Neden Karabük işçileri bu kadar sağcı diye çok merak ederdim, adam bu soruya tam 10 tane yanıt vermiş. Bir de kitabın dilini sevdim, bazı esprileri gerçekten komikti (Yenice yerine Zorlandık, aklıma geldikçe gülüyorum). Fakat hoşuma gitmeyen yerleri de oldu. Mesela 12 Eylül öncesini anlatışı, burada o kadar adil olamamış, solcuları kayırmış gibi, bütün suçu MHP’lilere yüklemiş. Yine de bütün Karabüklüler ve Türkiye’de işçilerin neden çoğunlukla sağcı olduğunu anlamak isteyenler bu kitabı okumalı bence.
Kitap Yorumları - (4 Yorum)
Karabük şehrinin sosyo mekansal dönüşümlerini anlatan güzel bir eser. Karabük ile ilgili temel eserlerin başında gelmektedir.
Kitap tanıtımındaki “mükemmel şehir hikayesi” övgüsüne bakıp aldım (bir de Karabüklüyüz tabi), fakat hemen sonra da “450 sayfa Karabük çekilir mi” diye pişman oldum, hem arka kapak yazısına kanılır mı, yayınevi tabi ki malını övecek? Sırf verdiğim para heba olmasın diye giriş ve sonuç bölümlerini okumaya karar verdim. Fakat girişi bitirdikten sonra sonuça geçmek yerine birinci bölüme geçtim, çünkü gerçekten ilgimi çekti, ve 4 günde okuyup bitirdim. Bir kere çok iyi yazılmış bir kitap, hemen herkesi eleştirmiş, ama özellikle sendikayı ağır eleştirmiş. Bu kitabı okuduktan sonra Karabük işçilerini (hatta Türkiye işçilerini) daha iyi anladığımı söyleyebilirim. Fakat son kısımlardaki seçim incelemeleri çok uzun tutulmuş, oralar sıktı biraz.
Değerli ve güzel bir çalışma. Karabük’ün hikayesi aslında Türkiye İşçi Sınıfının hikayesi. Emeğinize sağlık.
İlk defa bir kitaba yorum yazıyorum. Kitap bittikten sonra, Karabük’ü gerçekten tanımıyormuşum, ne olup bittiğini hiç bilmiyormuşum diye düşündüm. Neler olmuş Karabükte öyle. Kitap bir solcunun kaleminden çıkmış, belli, adam zaten bunu hiç gizlememiş, fakat solcuları da eleştirmekten çekinmemiş, örneğin Ecevit yer yer ciddi olarak eleştirilmiş. CHPnin tek parti iktidarındaki uygulamalar da yer yer eleştirilmiş. Tabi en çok sağa vurmuş. Karabük’e tamamen işçi merkezli olarak bakmış. Neden Karabük işçileri bu kadar sağcı diye çok merak ederdim, adam bu soruya tam 10 tane yanıt vermiş. Bir de kitabın dilini sevdim, bazı esprileri gerçekten komikti (Yenice yerine Zorlandık, aklıma geldikçe gülüyorum). Fakat hoşuma gitmeyen yerleri de oldu. Mesela 12 Eylül öncesini anlatışı, burada o kadar adil olamamış, solcuları kayırmış gibi, bütün suçu MHP’lilere yüklemiş. Yine de bütün Karabüklüler ve Türkiye’de işçilerin neden çoğunlukla sağcı olduğunu anlamak isteyenler bu kitabı okumalı bence.