“İmgeleri yormadan naif bir titizlikle ve özenle işler mısralarını şair. Sade bir anlatımla derinlikli düşündürüyor. ‘Sanır en güzel ağlayan kendi/ kanar birkaç bin damla’ mısrasında olduğu gibi.Altını çizdiğim imajları, cümle ve kelime gruplarını paylaşacak olursam. ‘ Sesler dolandı sese’, ‘ölüm uyuyor gözlerimde’, ‘korkunçlaşır beton blok’, ‘ürkünçleşir serseri binalar’, ‘bütün gam u gussa’, ‘öter tüfenkleriyle gece’, ‘partutuş’, ‘bakış umma alıcı gözden’, ‘yekiniş’, ‘göl ‘g’si düşmek’, ‘çağın en şişman çocuğu kapitalist’, ‘’Frigya kaçkını gece’, ‘uzak asfaltlar annesi’, ‘su çekimi’, ‘gülüşleri kanatmak’, ‘omuzlarda ağır yaşam sancısı’, ‘havuzun, suyu evcilleştirmesi’, ‘gönlün gönenmesi’, ‘söz uçurumu’ gibi örnekleri sıralayabilirim.” İlkay Coşkun
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Hayatın tozpembeliğinden ziyade daha çok acıtan, acıyan yanlarına dikkat çekiyor. Mekânsal, zamansal ve döngüsel devinimlerle iz sürüyor. “Bak gece ben büyümüyorum/ içimdeki acı büyüyor” mısrasında olduğu gibi. Birçok şeyin para üzerinde döndüğü dünyamızda gören gözler için, duyan kulaklar için, hissedenler için ne çok hikmetlerin, mucizelerin olduğunu hatırlatıyor. Başkaca, şairin karşı duruşları, zıtlıkları hep vardır, hep olagelmiştir, olmalıdır da. Bir şiirinde horozların ötmediğini, melodik nağmelerle insanları ve diğer canlıları uyandırmasından daha çok esneme hâlini yaşadıklarını, bu sesin esneme hareketi olduğunu iddia ederek şair bir taraftan da şaşırtıyor. İlkay Coşkun