Erkeklerin de konuşmaya, anlatmaya ve anlaşılmaya ihtiyaçları var. Bunları; bastırıyorlar, öteliyorlar, erteliyorlar, bazen de bunlardan kaçıyorlar… Erkek kendine yüklenen sıfatları yazgısı gibi kabul ediyor; güçlü olmalı, arkasında durmalı, korumalı, sahip çıkmalı, cesur olmalı, ağlamamalı, atak olmalı, centilmen olmalı, kıskanmalı, cömert olmalı, iyi kazanmalı, maddi bir şeyleri olmalı, hırslı olmalı… Bu “meli-malı” lar upuzun bir liste. Bazen istenilen özellikler, istenilmeyen özelliklere de dönüşüyor. Ağladığı için “fazla duygusal” bulunan bir erkek ağlamadığı için “duygusuz” olarak yaftalanabiliyor. O yüzden erkeğin işi gerçekten zor. Kadın olmak ne kadar zorsa, erkek olmak da o kadar zor. Sistem, erkeğin lehine çalışıyor gibi olmasına rağmen böyle. Bunların da ötesinde, -bitmeyen cezaya mahkûm Sisyphus gibi- cinsiyetlerden de bağımsız, insan olmak en zor zanaat aslında.
Erkeği ne yeren ne de yücelten sadece olduğu gibi göstermek isteyen bu hikâyeler; edebiyatla bilimin dansını sunuyorlar…
Erkeklerin omuzlarındaki yükü ortaya döken bir kitap. Anlatımı akıcı, doğal sanki karşımızdaki kişi anlatıyor gibi. Biraz eşitlikten yana olan kişilerin okuyup aslında erkeklere yapıştırılan o zorunlulukların farkında olmasını sağlayabilecek bir kitap
Kitap Yorumları - (1 Yorum)
Erkeklerin omuzlarındaki yükü ortaya döken bir kitap. Anlatımı akıcı, doğal sanki karşımızdaki kişi anlatıyor gibi. Biraz eşitlikten yana olan kişilerin okuyup aslında erkeklere yapıştırılan o zorunlulukların farkında olmasını sağlayabilecek bir kitap