Hayyam’ın rubailerinin büyük bölümü Aydın Karahasan’ın özenli çevirisi ve Farsça asıllarıyla birlikte Türkçede!..Okur aynı zamanda bu büyük yapıtın doğduğu çağın özelliklerini, yaratıcısının yaşam öyküsünü ve dünya görüşünü de Aydın Karahasan’ın kapsamlı incelemesiyle bu kitapta bulabilecektir.Ömer Hayyam; XI. Yüzyıl’ın Nişabur’undan çıkmış ve tüm çağları ve coğrafyaları özellikle rubailerinde çiçeklendirdiği yaşama sevinciyle fethetmiş bilim insanı, şair ve düşünür…Tüm çağlar için söylenmiş bir başyapıt Rubailer. Üstelik Farsça sesiyle ve başarılı bir Türkçe söyleyişle…2012 Haziran’ında kaybettiğimiz Aydın Karahasan’ı da şükranla, saygıyla anıyoruz.
Ben de kitabı şeklen eleştireceğim. Farsça asıllarıyla derken şiirlerin Farsça harflerle okunuşu değil de yazılması akla gelir. Ben de böyle düşünerek bu kitaptan almıştım ancak rubailerin Farsça asıllarını göremeyince, okunuşlarıyla karşılaşınca üzüldüm. Bir de kitabın boyutları küçük olması pek yakışmamış; kitap elde ufacık kalıyor.
Yazarın emeğini takdir etmek gerek, Farsça asıllarıyla beraber yapılması kitabı daha değerli kılıyor. Farsça asılları latin harfleriyle verilmiş.
Fakat yazar keşke o yüz sayfalık ikinci bölümü hiç eklemeseymiş. İslam tarihi, mezhepler, Kuran-ı Kerim gibi konularda maalesef atıp tutmuş. Arapça bilmediği belli olan bu zat nerede ne anlatacağını şaşırmış ve ucube şeylerle ortaya çıkmış. Bunları yaparken sırtını Vikipedi’ye yaslamaktan da çekinmemiş. Konuların akışını bozmak pahasına her daim “dinci”leri iğnelemeye çalışırken kendisinin de bazı konularda cahil olduğunu anlayamamış, daha da kötüsü bu durumunu ifşa etmiş.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Ben de kitabı şeklen eleştireceğim. Farsça asıllarıyla derken şiirlerin Farsça harflerle okunuşu değil de yazılması akla gelir. Ben de böyle düşünerek bu kitaptan almıştım ancak rubailerin Farsça asıllarını göremeyince, okunuşlarıyla karşılaşınca üzüldüm. Bir de kitabın boyutları küçük olması pek yakışmamış; kitap elde ufacık kalıyor.
Yazarın emeğini takdir etmek gerek, Farsça asıllarıyla beraber yapılması kitabı daha değerli kılıyor. Farsça asılları latin harfleriyle verilmiş.
Fakat yazar keşke o yüz sayfalık ikinci bölümü hiç eklemeseymiş. İslam tarihi, mezhepler, Kuran-ı Kerim gibi konularda maalesef atıp tutmuş. Arapça bilmediği belli olan bu zat nerede ne anlatacağını şaşırmış ve ucube şeylerle ortaya çıkmış. Bunları yaparken sırtını Vikipedi’ye yaslamaktan da çekinmemiş. Konuların akışını bozmak pahasına her daim “dinci”leri iğnelemeye çalışırken kendisinin de bazı konularda cahil olduğunu anlayamamış, daha da kötüsü bu durumunu ifşa etmiş.