Feriköy Mezarlığı’nda Randevu / Süreyya Sami Polisiyesi -1
Tanıtım Bülteni
Annem yıllar önce bana “Bir kadın aranmak istemiyorsa, onu asla arama. Bazı kadınlar, sen onları ara diye aranmak istemiyormuş gibi yapabilir. Onları da arama. Aranmak isteyen bir kadını da arama, bırak o seni bulsun,” demişti. Annemin bütün öğütlerine uysaydım zaten şimdi bambaşka yerlerde olmam gerekirdi. Ama bu öğüdüne uymanın pratikte mümkün olup olmadığını bilmiyorum. Aslında basit görünüyordu: “Asla kadınları arama.” Doğrusunu isterseniz arayacak pek kadın tanıdığım da söylenemez. Onları da aramayarak kaybetmek çok mantıklı gelmiyor. Şimdi tek yaptığım şey bir kadını, üstelik tanımadığım bir kadını aramak. Üzgünüm anne.Güzel ve kirli İstanbul, uyumayan şehir, lanet şehir! Caddelere sıralanmış adalar, balkonlaraserilmiş, vitrinlere istiflenmiş hayatlar. Alışılmış ıstıraplar, canhıraş ve beklenmedik çığlıklar, siren sesleri, Marmara Denizi. Herhangi bir yerden herhangi bir yere giden yolcular ve güzeller güzeli kayıp bir kadın. “Bulabilir misiniz?” 2002 yazı, Dünya Kupası, Kemal Derviş, İsmail Cem, şu, bu... Borsa inip çıkıyor; CMUK zuhur etmiş, Ece Ayhan ölmüş. Nerde bu kadın?Süreyya Sami, beyhude zaman usancıyla televizyonu zaplarken, sağa sola bakınırken, iş işte, o kadının peşine düşüyor. Yanında yıkık dökük senelerle dolaşan, cehalet ambarlarında gezinirken hiç susmayan sinik bir adamla tanışıyoruz. Teşkilattan ayrılmış, kendiyle konuşmaktanyorulmuş, uzun cümleler kuramayan bir adamın polisiye defteri açılıyor böylelikle.
Esprili, akıcı bir üsluba sahip olması ve şaşırtıcı bir sonla bitmesi romanın olumlu yönlerinden; yazarın birkaç bölümde bir olayın geçtiği yıllardaki siyasi olaylara değinmesi güzelken ardından Süreyya Sami’nin ağzından ikide bir ‘ben oy vermem’ deyip sonra da siyasi mesajlar vermesi hiç hoş durmamış.
Akıcı bir kitap. İnsan okurken hiç zorlanmıyor. Dili ise basit ama bir o kadar da ilginç. Kitap 2002 yılında geçiyor ve dönemin olaylarını, gelişmelerini yansıtıyor. O yılları da bana hatırlattığı için ayrıca bir sevdim bu kitabı.
Kitap Yorumları - (2 Yorum)
Esprili, akıcı bir üsluba sahip olması ve şaşırtıcı bir sonla bitmesi romanın olumlu yönlerinden; yazarın birkaç bölümde bir olayın geçtiği yıllardaki siyasi olaylara değinmesi güzelken ardından Süreyya Sami’nin ağzından ikide bir ‘ben oy vermem’ deyip sonra da siyasi mesajlar vermesi hiç hoş durmamış.
Akıcı bir kitap. İnsan okurken hiç zorlanmıyor. Dili ise basit ama bir o kadar da ilginç. Kitap 2002 yılında geçiyor ve dönemin olaylarını, gelişmelerini yansıtıyor. O yılları da bana hatırlattığı için ayrıca bir sevdim bu kitabı.